YERDEKİLERE MERHAMET ET Kİ GÖKTEKİLER DE SANA MERHAMET ETSİN...
Merhamet, yeryüzündeki bir insanın ya da
canlının karşılaştığı kötü bir durum karşısında duyulan üzüntü ve acıma duygusu
şeklinde tabir edilmektedir. Bu çok sevdiğiniz bir arkadaşınız, dostunuz,
aileden biri, çok sevdiğiniz kediniz köpeğiniz
ya da çiçeğiniz için geçerli olabilir. Merhamet duygunuzu ortaya çıkaran
mutlaka insan olmak zorunda değildir. İnsan olmayan ama yeryüzünde yaşayan bir
canlı da olabilir.
Köşe başında dilenen, üstü başı yırtık pırtık
bir dilenciye acıyabilirsiniz ama aynı zamanda bacağı kırık bir köpek de sizin
merhametinize ihtiyaç duyabilir.
Çünkü hadiste mutlak bir emir ve bu emiri yerine
getirene mükafat bulunmakla birlikte merhametin sadece insanlara gösterilmesini
işaret eden bir durumda sözkonusu değildir. “Yerdekiler” diye tabir edilen
yeryüzünde olan, yaşayan, nefes alan her canlıdır. Bu bir hayvan da olabilir,
bir çiçekte. Yaralı bir kelebeği veya kanadı kırık bir kuşu görüp acıyıp ona
yardım edebilirsiniz ya da dalından koparılan çiçekleri görüp müdahale
edebilirsiniz. Bunlar, insani duygulardır. İnsanda var olması gereken, yokluğu
durumunda ise kötülüklerin ortaya çıktığı durum halidir. Düşünsenize “merhamet”
duygusunun ortadan kaldırıldığını ve insanlardan alındığını.
Ne kadar acımasiz ve kötülüklerle bir dünyanın içinde yaşamaya mahkum bırakıldığınızı? Acıma duygusu, yardım yoksa acımasızca yapılacak davranışlar artmaz mı? Kimse kimseye yardım elini uzatmazsa yardıma muhtaç olanlar varlıklarını nasıl sürdürürler? Yeryüzündeki “olanın olmayana vermesi” döngüsü işler mi?
Ne kadar acımasiz ve kötülüklerle bir dünyanın içinde yaşamaya mahkum bırakıldığınızı? Acıma duygusu, yardım yoksa acımasızca yapılacak davranışlar artmaz mı? Kimse kimseye yardım elini uzatmazsa yardıma muhtaç olanlar varlıklarını nasıl sürdürürler? Yeryüzündeki “olanın olmayana vermesi” döngüsü işler mi?
Hepimiz insanız, hepimiz canlıyız. Yeryüzünde
yaşayan diğer canlılara saygı ve sevginin yanında şefkat göstermek, zor
durumlarında yardım etmek, onlara dua etmek de öncelikle insani görevimizdir ki
bir de bunun mükafatını düşünün. Hadiste belirtilen “Göktekiler” için farklı
görüşler bulunmaktadır. Öncelikle bu hadisi ilk ne düşündünüz? Merhamet o kadar
kıymetlidir ki, Allah da kullarına o kadar merhametlidir ki, merhamet
duygusuyla yapacğım her hareketimi Allah da görüyor ve mükafatlandırıyor. Ne
mutlu bana mı dediniz yoksa Allah zamandan ve mekandan münezzihtir diyerek
meleklerin kast edildiğini mi aklınızdan geçirdiniz? Ne fark eder ki? Melekler
de müminlerin bağışlanması için dua etmezler mi?
Önemli olan bu mükafatı kimin verdiği veya
nasıl verildiği değil insani duygu olan merhametin yeryüzünde yaşayan her
canlıya gösterilmesi değil midir? Kimin ne zaman neye ve ne şekilde ihtiyacı
olacağı belli değildir. Bugün varsak yarın yokuz. Bugün zenginsek yarın fakir
olabiliriz. Unutulmaması gereken
“Verende Allah, alanda Allah”tır. Herşeyin tek
sahibi olan Allah istediği kuluna verir istediği kulundan alır. O’nun yarattığı
canlı türü ne olursa olsun onları sevmek, saymak, yardım etmek her kulun görevi
olmalıdır.
Bir an herşeyi bırakın ve etrafınızı dikkatlice inceleyin.
Hangi kudret gökyüzündeki bulutları, ayı, yıldızları,
yeryüzündeki ağaçları, çiçekleri, böcekleri yaratabilir? Yaratmak sadece ve
sadece “O”na mahsustur.
Yorumlar