Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran 17, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Atatürk demokrat mıydı?

Atatürk demokrat mıydı? Engin ARDIÇ / SABAH 13.11.2011 Soruyu tersten sorarsanız gerçeğe daha çabuk ulaşırsınız: "Atatürk diktatör müydü?" şeklinde bir ahmak tartışmasına gireceğinize, "Atatürk demokrat mıydı?" diye sorunuz. Hayır, değildi. Bunun "iyi" ya da "kötü" olarak yorumlanması, adı üstünde, yoruma kalmış bir meseledir. "O devirde başka çare yoktu" gibi gerekçeler yalnızca yorumdur. Atatürk bir askerdi. Bir askerin demokrat olması, eğitimine, yetişme tarzına, mesleğine aykırıdır. Atatürk demokrat değildi. Muhalefetin hiçbir şekline izin vermemiştir. Hiçbir "çıkıntılığa" tahammül etmemişir. Yalnız padişahçılara değil, "onun tek adam yönetimine karşı çıkan" kendi cumhuriyetçi arkadaşlarına bile hoşgörüyle bakmamış, hem onları tasfiye etmiş, hem de örneğin Büyük Nutuk'ta hakaretler yağdırmıştır. Peki ya Türkiye Büyük Millet Meclisi?... diyeceksiniz. Tek partinin emrine verilmiş, mebuslar Atatürk tarafından ...

Sen ALLAH'ın kulusun,

Bugünde mi ''NAMAZ'' kılmadan yatacaksın..! Yine'mi başını Secde'ye vurmadan yatacaksın Yine'mi Melekleri ağlatıp, iblis'e kanacaksın Söylesene! Sen ne zaman nefsine ok atacaksın Ne sabah kıldın! Ne Öğle... ne de ikindi! Ne o...! Yoksa Eli n-Ayağın mi kilitlendi? Akşamı da kılmadın! Hadi bari ...Yatsıyı kıl Sen de... Secdelilerin arasına katıl Hadi be...!Sıva kollarını, ve Abdest'ini al Vur başını Secde'ye! Cennet'in düşüne dal Dün iblise eğilen boynun, Bugün ALLAH'a eğilsin Sen ALLAH'ın kulusun, iblisin kulu değilsin Namaz, Mü-min'in Miracıdır, ayırma başını Secde'den Bomba altında bile, Secde'den ayrılmadı deden Sen de "Vur başını Secde 'ye " sevinsin Seccaden Öyle vur ki, hiç bir şey koparamasın seni Secde'den Vur başını derken... Anlıyorsun değil mi?... kendi başını... Yoksa incitme, (sebepsiz) kafirin dahi, gözünü-kaşını Vur başını Secde'ye"... yani, Namaz kıl demek Yakışıyor mu Mümin'e,...

Gereksiz gereklilik

Okullarda yıllarca beynimizi yıkadılar..atatürk bizi düşmanlardan kurtardı..Hangi düşmanlar? 1924 yılından bu yana kanunları ile yaşamayı kabul ettiğimiz düşmanlarmı?Madem düşmanlardan kurtuldukta kafirin kanunları ile yaşamayı neden kabul ettik?Evet soruyoruz bu ne çelişkidir?Müslümanım diyeceksin ama ne hikmetse batılı bir insan hangi kanunla yönetiliyorsa sende onunla yönetileceksin.Yıllarca kandırdılar..Bu ülkenin kanunlarını 1924-1929 yılları arasında ikisi yahudi ikisi hırıstiyan hukuk profu hazırlanmaştır.Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'de müslümanlara kanunlarını göndermişken biz neden kafir kanunlarını aldık?En büyük haçlı seferi bu şekilde olmuştur. Yıllarca laiklik ve atatürkçülük kisvesi adı altında kanımızı emdiler...Kendisini toplumun üst tabakası gören bu şahsiyetlerin tek bildikleri atatükçüyüz..Atatürkçü olmak çok büyüz marifetmiş sanki ne kazandınız atatürkçü oldunuzda?Dinden uzak bir yaşam ahireti unutmuş gafiller okumuş diploma almış belki ama Namaz kılmayı bilme...

Yürek İnkılâbı

Yürek İnkılâbı İnsanlık tarihinin kaydettiği bütün inkılâplar silaha dayalı iken, Peygamber-i Âlişan Efendimiz’in gerçekleştirdiği inkılâp, salt yüreklere dayalı olarak gelişti. Gelişen, sözün tam mânâsıyla, bir Yürek İnkılâbı idi. Zaten Âlişan Efendimiz’in askeri, silâhı, muhafızı, polisi, parası yoktu. Öte yandan, zorlamasız bir dinin birincil tebliğ metodu da yürekleri tutuşturmak olmalıydı. B u Yürek İnkilâbı’nı daha derinden kavrayabilmenin en kolay yolu Hazret-i Ömer‘in hayatının birkaç saatlik bölümüne bakmaktır. Peygamber-i Âlişan Efendimiz’i öldürmek üzere evinden çıkan kin tufanı Ömer’le, kendi yürek inkılâbını gerçekleştirmiş olarak evine dönen Hz. Ömer arasında büyük farklar var. Ömer, Peygamber-i Âlişan Efendimiz’i öldürmek için evinden çıkarken, tüm ruhu ve benliği intikam ateşiyle yanan bir kin tufanıdır. Peygamber-i Âlişan Efendimiz’le görüşüp tebliği aldıktan sonra ise kin ve intikam duygusundan tamamıyla arınmış, ölmek yerine yaşamayı, öldürmek yerine yaşatmayı esas a...