Nedir bu üç maymun hikayesi
Eşcinsellere özgürlük, kızlı-erkekli birlikte yaşamaya özgürlük, alkole özgürlük, kadına özgürlük, kapitalizme özgürlük, anarşistliğe özgürlük, geniş mezhepli olmaya özgürlük..Ve birçok dar düşünceli özgürlükler!
Bizler ülkemizde bu düşüncelerin özgürce
yaşanmasını isterken birçok Müslüman ülkelerinde insanlar, sadece ve sadece
özgürce sokağa çıkmayı istiyor. Müslümanız deyip Avrupai hayat tarzını istemek
ve bunun için huzuru ve rahatı bozmaya çalışmak bencilliktir.
Sadece kendimizi düşünüyor, hayvani istek
ve arzularımızın peşinden gidiyoruz. Başkalarının ne halde olduğunu umrumuza
bile getirmiyoruz. Onların işkence altında oluşları, evlerinden sürgün
edilişleri, aç susuz kalışları, soğuktan donarak ölmeleri Türkiye’nin sorunu
değil! Çünkü Türkiye Devleti’nin kendi halkının AHMAKÇA çıkardığı sorunları
çözmek için uğraşması gerekiyor!
Peki bu bencillik mi? Değil. Çünkü biz;
“bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyor ve üç maymunu oynuyoruz. Olan
bitenlere sadece sessiz kalıyoruz. Kendimizi bu durumdan sorumlu tutuyor muyuz?
Hayır. Neden? Çünkü biz kendi özgürlüğümüzün peşine düşmüşken neden
başkalarının özgürlüklerini gözetelim ki? Bu düşünceler yüzünden kendimizi
sorumlu hissetmiyoruz.
Özgürlük,
sadece kendi istek ve arzularımız değildir. Bazı insanların hunharca
katledilmesine, aç bırakılmasına göz yummak değildir.
Hadis-i şerif
İbni Ömer (radıyallahu anhuma) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur:
“Müslüman
müslümanın kardeşidir. Ona zulüm de etmez. Onu tehlikeye de atmaz. Kim
kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun hacetini görür. Kim müslümandan bir
sıkıntıyı defederse, Allah da bu sebeble kıyamet gününün sıkıntılarından onu
kurtarır. Kim de, müslümanın ayıbını örterse Allah da kıyamette onun ayıbını
örter.“
Elbette
ki vicdanen rahatsak, bu dünyada bu durumdan sorumlu değiliz. Ama Ahiret
dediğimiz o ebedi hayatımızda Allah soracaktır. Ve o zaman yanıt verecek tek
bir cevabımız bile olmayacaktır. özgürlük adı altında savunduğumuz şeyler o
zaman bize yardımcı olmayacak ve bize günahlardan başka bir şey
getirmeyecektir.
En ziyade şu zor günlerde; birbirinden
mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebi tahakkümü altında ezilen kardeşlerimize
fikr-i milliyet düşüncesiyle onlara düşmanlık yahut neme lazımcılık yapmak
bencillikten başka bir şey olamaz.
Susarak ölüyorlar! Bizlere seslerini duyurmak istiyorlar ama
bizler duymak istemediğimizden onlar açlıktan ölüyorlar. Biz yardım eli
uzatmadığımız için kardeşlerimiz ölüyor. Onlar bizim eşlerimiz, bizim
çocuklarımız, anamız, bacımız, babamız olabilirdi. Cenab-ı Hak böyle zor bir
imtihanı bize de verebilirdi. Empati yapalım, düşünelim, onların yerinde biz
olsaydık ne yapardık? Bizler de elbette Müslüman ülkelerinden, Müslüman kardeşlerimizden
yardım isteyecektik. Peki onlar da bizim gibi davransalardı, ne yapardık?
Ehli Beyt
İbni Mesud (radıyallahu anhuma) dan rivayet edilen bir
hadis-i şerifte de Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur:
“Biz öyle bir Ehli Beytiz ki, Allah Bizlere dünyayı
değil, ahireti nasib etti. Benden sonra Ehli Beytim, belâ, şiddet ve tarda
maruz kalacaklar, doğu tarafından siyah bayraklılar gelinceye kadar. Bunlar mal
isteyecek, kendilerine mal verilmeyecek. Bunlar dövüşecekler, sonra geri çekilecekler,
istedikleri kendilerine verilecek, fakat kabul etmeyecekler ve onu, ismi
ismime, Babasının adı, Babamın adına uyan, Ehli Beytimden bir kimseye teslim
edecekler. O (Mehdi) arza sahib olur. Ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu
olan arzı, doğruluk ve adaletle doldurur. Sizden veya sonra gelenlerden birisi
ona yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa, gelsin ona katılsın. Muhakkak
ki onlar hidayet sancaklarıdır.”
Ben
de kendi ülkemde Onlar için özgürlük istiyorum!
Konuk yazar: Büşra YILMAZ Mart / 2014
Konuk yazar: Büşra YILMAZ Mart / 2014
Yorumlar