(Mustafa Armağan, Zaman, 2011)
1980‘de Emirdağ‘daki askerî garnizon bir ere alçıdan bir Atatürk heykeli yaptırıp belediyeye hediye eder. Heykel Cumhuriyet Meydanı’na dikilir. Ancak Atatürk karikatürü denilebilecek bu heykelin estetik çirkinliği fark edilse de kimse dokunmaya cesaret edemez. Günün birinde tesadüfen ilçeden geçmekte olan bilirkişiler bu çirkinliği fark edip heykelin değiştirilmesini isterler. Sonuçta yeni bir heykel yaptırılır.
Buraya kadar pek bir sorun yok. Ancak kaldırılan eski (kötü) heykele kimse dokunmaya cesaret edemez. Köylere teklif edilir, almazlar. Sağda solda bir süre gezdikten sonra belediye, heykele biri zarar verir de başlarına iş açılır korkusuyla imhasına karar verir. Kırılır mı? Hayır tabii ki. Atatürk’ü Koruma Kanunu varken kim cesaret edebilir ki buna? Sonuçta heykel meçhul bir yerde her aşaması fotoğraflanıp belgelenerek ve saygıda katiyen kusur edilmeden toprağa verilir. (Aylin Tekiner, “Atatürk Heykelleri”) Bizde heykelin ucubeyle akrabalığı epeyce eski anlayacağınız.
1980‘de Emirdağ‘daki askerî garnizon bir ere alçıdan bir Atatürk heykeli yaptırıp belediyeye hediye eder. Heykel Cumhuriyet Meydanı’na dikilir. Ancak Atatürk karikatürü denilebilecek bu heykelin estetik çirkinliği fark edilse de kimse dokunmaya cesaret edemez. Günün birinde tesadüfen ilçeden geçmekte olan bilirkişiler bu çirkinliği fark edip heykelin değiştirilmesini isterler. Sonuçta yeni bir heykel yaptırılır.
Buraya kadar pek bir sorun yok. Ancak kaldırılan eski (kötü) heykele kimse dokunmaya cesaret edemez. Köylere teklif edilir, almazlar. Sağda solda bir süre gezdikten sonra belediye, heykele biri zarar verir de başlarına iş açılır korkusuyla imhasına karar verir. Kırılır mı? Hayır tabii ki. Atatürk’ü Koruma Kanunu varken kim cesaret edebilir ki buna? Sonuçta heykel meçhul bir yerde her aşaması fotoğraflanıp belgelenerek ve saygıda katiyen kusur edilmeden toprağa verilir. (Aylin Tekiner, “Atatürk Heykelleri”) Bizde heykelin ucubeyle akrabalığı epeyce eski anlayacağınız.
Yorumlar