MİMAR SİNAN'IN KAFATASI NEDEN KAYIP?
Batıdaki iddialar karşısında Ankara'daki Türk Tarihini Araştırma Kurumu daha sonraki adı Türk Tarih Kurumu olacak olan kurum "Mimar Sinan'ın mezarını açıp kafatasına bakalım" şeklinde bir karar aldı.
Ekranlardaki bir dizi, seyirciye sunduğu birçok yanlış bilgiye rağmen Türkiye’de tarihin yeniden araştırılmasına katkı sağladı.
Ben de bu gaza geldim diyebilirim.
Ama ben konu başlığı olarak ne Hürrem’i ne de Süleyman’ı seçtim.
Benim kurbanım Mimar Sinan…
Mimar Sinan’la ilgili tartışmalar hiç bitmedi.
Ermeni, Rum, Beyaz ırk…
Masonların Türkiye’de çıkarmış olduğu dergilerine Mimar Sinan ismini vermeleri belki de en önemli detaydı benim için.
Veya ipucu.
Bu bilgiyi başköşemize koyup araştırmamızı öyle yaptık.
Bu yazıda sizinle paylaşacağım teknik bilgiler Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selçuk Mülayim’in bir söyleşisinden alınan bilgilerdir.
Mimar Sinan'ın kafatası neden mezarından çıkarıldı ile başlayalım.
1930'lu yıllardan II. Dünya savaşına kadar Avrupa'da ırkçılık hat safhadadır.
Batıda o dönemde şöyle bir kanı var;
Beyaz ırktan olmayan hiç kimse uygarlık tarihinde yüksek noktalara ulaşamaz.
Bu iddianın bir adım sonrası Mimar Sinan’ın Türk olmadığı idi.
Batıdaki iddialar karşısında Ankara'daki Türk Tarihini Araştırma Kurumu daha sonraki adı Türk Tarih Kurumu olacak olan kurum "Mezarını açıp kafatasına bakalım" şeklinde bir karar aldı.
Türk Tarihini Araştırma Kurumu üyeleri Hasan Ferit Çambel, Atatürk'ün manevi kızı Afet İnan ve Şevket Aziz Kansu, Süleymaniye külliyesine gelip Sinan'ın mezarını açtılar.
Bir iki metre dikkatle kazılan mezarda dağılmış bir iskelet fakat sapasağlam bir kafatası bulunur.
Antropolog Şevket Aziz Kansu derhal fırçasıyla kafatasının tozunu toprağını alıp, temizler.
Pergeli ve ölçüm aletleriyle kafatasını ölçer.
Bir iddiaya göre kafatasının brakisefal (Türk ırkının kafatası özelliği) olmadığı anlaşılır.
Bu bilgi Atatürk’e de aynen böyle iletilir.
Hatta kafatasının göze çarpacak kadar uzun olması mezarın başındaki üç kişinin de dikkatini çekmiştir.
Öteki bir iddia ise Sinan’ın kafatasının “Brakisefal” kafatası özelliği taşıdığı şeklindedir.
Sonuçta çıkarılan kafatası, Ankara’da dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Antropoloji bölümünde Türk büyüklerinin kafatasları müzesi açılması çalışmaları kapsamında bir torba içinde Ankara’ya götürülür.
Türk büyükleri kafatası müzesinde sergilenmek üzere.
Fakültenin deposuna konulur.
Ancak yıllar geçmesine rağmen müze açılmadı.
Kafatası da kaybedildi!
Daha sonraki dönemde yapılan restorasyonlarda Sinan'ın mezarı tekrar açıldı.
Kafatasının yerinde olmadığı görüldü.
Ne olmuş olabilir?
Her şey olabilir.
KAYNAK: Hayrettin OSMANOĞLU / El Aziz Gazetesi
http://www.el-aziz.com/ haber.php?id=4329#.UJZEFpnP ySo
Batıdaki iddialar karşısında Ankara'daki Türk Tarihini Araştırma Kurumu daha sonraki adı Türk Tarih Kurumu olacak olan kurum "Mimar Sinan'ın mezarını açıp kafatasına bakalım" şeklinde bir karar aldı.
Ekranlardaki bir dizi, seyirciye sunduğu birçok yanlış bilgiye rağmen Türkiye’de tarihin yeniden araştırılmasına katkı sağladı.
Ben de bu gaza geldim diyebilirim.
Ama ben konu başlığı olarak ne Hürrem’i ne de Süleyman’ı seçtim.
Benim kurbanım Mimar Sinan…
Mimar Sinan’la ilgili tartışmalar hiç bitmedi.
Ermeni, Rum, Beyaz ırk…
Masonların Türkiye’de çıkarmış olduğu dergilerine Mimar Sinan ismini vermeleri belki de en önemli detaydı benim için.
Veya ipucu.
Bu bilgiyi başköşemize koyup araştırmamızı öyle yaptık.
Bu yazıda sizinle paylaşacağım teknik bilgiler Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selçuk Mülayim’in bir söyleşisinden alınan bilgilerdir.
Mimar Sinan'ın kafatası neden mezarından çıkarıldı ile başlayalım.
1930'lu yıllardan II. Dünya savaşına kadar Avrupa'da ırkçılık hat safhadadır.
Batıda o dönemde şöyle bir kanı var;
Beyaz ırktan olmayan hiç kimse uygarlık tarihinde yüksek noktalara ulaşamaz.
Bu iddianın bir adım sonrası Mimar Sinan’ın Türk olmadığı idi.
Batıdaki iddialar karşısında Ankara'daki Türk Tarihini Araştırma Kurumu daha sonraki adı Türk Tarih Kurumu olacak olan kurum "Mezarını açıp kafatasına bakalım" şeklinde bir karar aldı.
Türk Tarihini Araştırma Kurumu üyeleri Hasan Ferit Çambel, Atatürk'ün manevi kızı Afet İnan ve Şevket Aziz Kansu, Süleymaniye külliyesine gelip Sinan'ın mezarını açtılar.
Bir iki metre dikkatle kazılan mezarda dağılmış bir iskelet fakat sapasağlam bir kafatası bulunur.
Antropolog Şevket Aziz Kansu derhal fırçasıyla kafatasının tozunu toprağını alıp, temizler.
Pergeli ve ölçüm aletleriyle kafatasını ölçer.
Bir iddiaya göre kafatasının brakisefal (Türk ırkının kafatası özelliği) olmadığı anlaşılır.
Bu bilgi Atatürk’e de aynen böyle iletilir.
Hatta kafatasının göze çarpacak kadar uzun olması mezarın başındaki üç kişinin de dikkatini çekmiştir.
Öteki bir iddia ise Sinan’ın kafatasının “Brakisefal” kafatası özelliği taşıdığı şeklindedir.
Sonuçta çıkarılan kafatası, Ankara’da dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Antropoloji bölümünde Türk büyüklerinin kafatasları müzesi açılması çalışmaları kapsamında bir torba içinde Ankara’ya götürülür.
Türk büyükleri kafatası müzesinde sergilenmek üzere.
Fakültenin deposuna konulur.
Ancak yıllar geçmesine rağmen müze açılmadı.
Kafatası da kaybedildi!
Daha sonraki dönemde yapılan restorasyonlarda Sinan'ın mezarı tekrar açıldı.
Kafatasının yerinde olmadığı görüldü.
Ne olmuş olabilir?
Her şey olabilir.
KAYNAK: Hayrettin OSMANOĞLU / El Aziz Gazetesi
http://www.el-aziz.com/
Yorumlar