Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat: İyi şeyler Atatürk’e kötü şeyler dine hamledildi
Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat, Türkiye’nin önde gelen tarihçilerinden. 89 yaşındaki tarihçi, Amerika’da Wisconsin ve İstanbul Şehir Üniversitesi’nde ders vermeye devam ediyor.
Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat, Türkiye’nin önde gelen tarihçilerinden. 89 yaşındaki tarihçi, Amerika’da Wisconsin ve İstanbul Şehir Üniversites
i’nde ders vermeye devam ediyor.
Karpat’la TİMAŞ’tan çıkan ‘Kısa Türkiye Tarihi’ kitabı ve edebiyat üzerine konuştuk.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini Abdülhamid Han atmıştır” diyorsunuz. Sultan Hamid’in nasıl katkısı olmuştur modern Türkiye’ye?
Biz Abdülhamid’i hep iki açıdan öğrendik: İstibdat ve Panislamizm. Medeniyet düşmanı biri olarak tanıttılar bize. Bu imaj, İttihat ve Terakki döneminde derinleştirildi. Ondan sonra gelen kuşaklar onu Kızıl Sultan diye bildi. Ama bunların ötesinde çok başka Abdülhamid var. O, çağını anlayan, düşünen ve ona uymak için gayret sarf eden biri. Türkiye Cumhuriyeti, onun döneminde oluşan temeller üzerine kuruldu. Eğitim bunun başında yer alır. Cumhuriyet elitine şekil veren okullar onun zamanında açıldı. Ulaşım sistemi, tren, hatta karayolları tamamlandı. Bunların yanında şehirleşme alanında ilk defa doğru dürüst planlama oldu. Modern basın onun döneminde oluştu. Modern Türk edebiyatı o zaman başladı. İptida daha eski şüphe yok; ama olgunlaşma bu devirde başlıyor. Yayınlanan kitapta müthiş artış var. Bilhassa ilmî eserlerde...
Cumhuriyet’in kurucu felsefesinde 1932 Tarih Kongresi’nin nasıl bir etkisi oldu?
Kongrenin hatası, bugün kendini Türk addeden insanların kökenini yanlış tanıtmasıydı. Bu, Orta Asya’yı inkâr etmek değildi. Ama her şeyi Orta Asya’ya bağlamak yanlıştı. Oradan kalkmış gelmiş, 2000 sene müddetle ayakta kalmış ve hiç kimseyle karışmadan bugüne kadar gelmiş Türk milleti imajı yaratmak yanlıştı. Çünkü Türk milleti böyle oluşmamıştı. Temel Orta Asya’dan çıkmış tamam ama dili, dini, siması hepsi değişerek yepyeni şekillere girmiştir. Anadolu’ya has bir medeniyet ortaya çıkmıştır. Bugünkü Türkiye’yi anlamamız için değişik bir kafayla tarihi, insanı görmek lazım.
Tam bu noktada laik milliyetçiler ile dogmatik Kemalistlerin kaçırdığı yer neresi?
Demokrasiden mahrumlar, tamamen pozitivistler. Akılcılık İslam’da da var. Ama siz her şeyi rasyonalizmle açıklarsanız bindiğiniz dalı kesersiniz. “Atatürk bunu söylemiştir” diyorlar. Atatürk onların hiçbirini söylemedi. Atatürk putlaştırıldı alabildiğine.
Kim yaptı bunu peki?
Rejim, CHP, bürokrasi ve bundan istifade edenler yaptı. Ondan sonra bu putlaştırma okullara sirayet etti. Benim de dâhil olduğum yeni kuşaklar yetişti. İyi şeyler Atatürk’e, kötü şeyler dine hamledildi. Ve siz bunun aleyhine bir şeyler söylerseniz hem yobaz hem de Atatürk aleyhtarı oluyorsunuz. Bu hava, içinde yetişen kuşaklar birbirini anlayamadıkları gibi birbirlerine düşman da oldular.
Nasıl aşılır bu mevzu?
İki tarafın da birbirini anlamaya gayret göstermesi ile… Çünkü dinciler arasında da bağnazdan öte gruplar var. Ne yiyip ne içtiğinize bakarak sizi derhal damgalıyorlar. Bu adamlarla oturup konuşamazsınız. Tıpkı bağnaz Kemalistler gibi… Biraz dinden bahsedecek olun, derhal “yobaz, cemaatçi” derler. Kendimi bu iki grup arasında rahatsız hissediyorum. Ama şükür Allah’a geniş bir kütle “Ne orası ne burası” diyor. Türkiye’nin büyük şansı bu kitleyi muhafaza etmesidir.
Ayrıca: http://www.zaman.com.tr/ pazar/ iyi-seyler-ataturke-kotu-se yler-dine-hamledildi/ 2026258.html
Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat, Türkiye’nin önde gelen tarihçilerinden. 89 yaşındaki tarihçi, Amerika’da Wisconsin ve İstanbul Şehir Üniversitesi’nde ders vermeye devam ediyor.
Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat, Türkiye’nin önde gelen tarihçilerinden. 89 yaşındaki tarihçi, Amerika’da Wisconsin ve İstanbul Şehir Üniversites
i’nde ders vermeye devam ediyor.
Karpat’la TİMAŞ’tan çıkan ‘Kısa Türkiye Tarihi’ kitabı ve edebiyat üzerine konuştuk.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini Abdülhamid Han atmıştır” diyorsunuz. Sultan Hamid’in nasıl katkısı olmuştur modern Türkiye’ye?
Biz Abdülhamid’i hep iki açıdan öğrendik: İstibdat ve Panislamizm. Medeniyet düşmanı biri olarak tanıttılar bize. Bu imaj, İttihat ve Terakki döneminde derinleştirildi. Ondan sonra gelen kuşaklar onu Kızıl Sultan diye bildi. Ama bunların ötesinde çok başka Abdülhamid var. O, çağını anlayan, düşünen ve ona uymak için gayret sarf eden biri. Türkiye Cumhuriyeti, onun döneminde oluşan temeller üzerine kuruldu. Eğitim bunun başında yer alır. Cumhuriyet elitine şekil veren okullar onun zamanında açıldı. Ulaşım sistemi, tren, hatta karayolları tamamlandı. Bunların yanında şehirleşme alanında ilk defa doğru dürüst planlama oldu. Modern basın onun döneminde oluştu. Modern Türk edebiyatı o zaman başladı. İptida daha eski şüphe yok; ama olgunlaşma bu devirde başlıyor. Yayınlanan kitapta müthiş artış var. Bilhassa ilmî eserlerde...
Cumhuriyet’in kurucu felsefesinde 1932 Tarih Kongresi’nin nasıl bir etkisi oldu?
Kongrenin hatası, bugün kendini Türk addeden insanların kökenini yanlış tanıtmasıydı. Bu, Orta Asya’yı inkâr etmek değildi. Ama her şeyi Orta Asya’ya bağlamak yanlıştı. Oradan kalkmış gelmiş, 2000 sene müddetle ayakta kalmış ve hiç kimseyle karışmadan bugüne kadar gelmiş Türk milleti imajı yaratmak yanlıştı. Çünkü Türk milleti böyle oluşmamıştı. Temel Orta Asya’dan çıkmış tamam ama dili, dini, siması hepsi değişerek yepyeni şekillere girmiştir. Anadolu’ya has bir medeniyet ortaya çıkmıştır. Bugünkü Türkiye’yi anlamamız için değişik bir kafayla tarihi, insanı görmek lazım.
Tam bu noktada laik milliyetçiler ile dogmatik Kemalistlerin kaçırdığı yer neresi?
Demokrasiden mahrumlar, tamamen pozitivistler. Akılcılık İslam’da da var. Ama siz her şeyi rasyonalizmle açıklarsanız bindiğiniz dalı kesersiniz. “Atatürk bunu söylemiştir” diyorlar. Atatürk onların hiçbirini söylemedi. Atatürk putlaştırıldı alabildiğine.
Kim yaptı bunu peki?
Rejim, CHP, bürokrasi ve bundan istifade edenler yaptı. Ondan sonra bu putlaştırma okullara sirayet etti. Benim de dâhil olduğum yeni kuşaklar yetişti. İyi şeyler Atatürk’e, kötü şeyler dine hamledildi. Ve siz bunun aleyhine bir şeyler söylerseniz hem yobaz hem de Atatürk aleyhtarı oluyorsunuz. Bu hava, içinde yetişen kuşaklar birbirini anlayamadıkları gibi birbirlerine düşman da oldular.
Nasıl aşılır bu mevzu?
İki tarafın da birbirini anlamaya gayret göstermesi ile… Çünkü dinciler arasında da bağnazdan öte gruplar var. Ne yiyip ne içtiğinize bakarak sizi derhal damgalıyorlar. Bu adamlarla oturup konuşamazsınız. Tıpkı bağnaz Kemalistler gibi… Biraz dinden bahsedecek olun, derhal “yobaz, cemaatçi” derler. Kendimi bu iki grup arasında rahatsız hissediyorum. Ama şükür Allah’a geniş bir kütle “Ne orası ne burası” diyor. Türkiye’nin büyük şansı bu kitleyi muhafaza etmesidir.
Ayrıca: http://www.zaman.com.tr/
Yorumlar