Iskilipli Atıf Hoca nın başına şapka geçirip Giy domuz! diyen İstiklal Mahkemelerinin Celladı Kılıç Ali..
Iskilipli Atıf Hoca’nın başına şapka geçirip “Giy domuz!” diyen İstiklal Mahkemelerinin Celladı Kılıç Ali..
14 ciltlik Türk Tarihi’ni yazan, ilk Milli Eğitim Bakanı ve aynı zamanda Sağlık Bakanlığı yapmış olan Dr. Rıza Nur bu olayı şöyle anlatıyor:
“Bu iş aksülâmallerde kalmadı. Sivas’ta, Erzurum’da ötede beride halk şapka aleyhine kıyam etti. M. Kemal derhal Kel Ali’nin riyaseti altında bir Istiklal Mahkemesi dolaştırıldı. Epeyce adam astılar. Sayısını bilmiyoruz. Halk yıldı, iş bitti.
Asılan bir Hoca’ya pek acırım. Adını hatırlayamıyorum (Iskilipli Atıf Hoca’dan bahsediyor.)
Zavallı kanundan evvel şapka aleyhine bir risale neşretmiş, hem de bunu Maarif Vekaleti’nin izniyle neşretmiş. Adamcağızı Ankara Istiklal Mahkemnesi’ne çektiler.
“Ben bunu kanundan bir yıl evvel neşrettim. Maarif Vekaleti’de resmen izin verdi.” dedi.
Dinlemediler. Astılar. Yahu!… Mademki asılıyor, ona izin veren Maarif Vekilini de assanız ya!…
Hem de mes’ele şapka kanunundan evvel. Kanunların makabline (öncesine) şumulü olmaz ve bu en mühim huhuki bir esastır. Burda daha feci bir şey olmuş.
Kel Ali bu esnada M. Kemal’in baş celladı. Muavini de Kılıç Ali. Kel Ali fena adam değildir. Cidden vatanperverdir. Fakat cahil ve safderun. M. Kemal onu istediği gibi bu cinayetlerde kullandı. “Şunu as!” diyor, o da asıyordu. Kılıç Ali ise mel’un, habis bir şey. Onun bir merakı vardı, mahkum ettiği adamların asılmasında da bulunurdu. Bu kanlı hünerini seyretmek ona zevk veriyordu. Herif mühim çingene imiş…
Bu hocanın asılmasında Hoca’nın boynuna ip geçirilirken, Kılıç Ali de başına bir şapka geçirmiş. “Giy domuz!” demiş ve küfürler etmiş.
Zavallı böyle ölmüş ve böyle saatlerce teşhir edilmiş. Şu Kanlı Kılıç ne bayağı bir mahluktur… Insan asılan adama hakaret etmekten hayâ eder. Zavallı eli bağlıdır… Ilmik gözünün önündedir.”
KAYNAK:
Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım (Paris 1929), Altındağ Yayınları, Istanbul 1967, cild 4, sayfa 1317.
14 ciltlik Türk Tarihi’ni yazan, ilk Milli Eğitim Bakanı ve aynı zamanda Sağlık Bakanlığı yapmış olan Dr. Rıza Nur bu olayı şöyle anlatıyor:
“Bu iş aksülâmallerde kalmadı. Sivas’ta, Erzurum’da ötede beride halk şapka aleyhine kıyam etti. M. Kemal derhal Kel Ali’nin riyaseti altında bir Istiklal Mahkemesi dolaştırıldı. Epeyce adam astılar. Sayısını bilmiyoruz. Halk yıldı, iş bitti.
Asılan bir Hoca’ya pek acırım. Adını hatırlayamıyorum (Iskilipli Atıf Hoca’dan bahsediyor.)
Zavallı kanundan evvel şapka aleyhine bir risale neşretmiş, hem de bunu Maarif Vekaleti’nin izniyle neşretmiş. Adamcağızı Ankara Istiklal Mahkemnesi’ne çektiler.
“Ben bunu kanundan bir yıl evvel neşrettim. Maarif Vekaleti’de resmen izin verdi.” dedi.
Dinlemediler. Astılar. Yahu!… Mademki asılıyor, ona izin veren Maarif Vekilini de assanız ya!…
Hem de mes’ele şapka kanunundan evvel. Kanunların makabline (öncesine) şumulü olmaz ve bu en mühim huhuki bir esastır. Burda daha feci bir şey olmuş.
Kel Ali bu esnada M. Kemal’in baş celladı. Muavini de Kılıç Ali. Kel Ali fena adam değildir. Cidden vatanperverdir. Fakat cahil ve safderun. M. Kemal onu istediği gibi bu cinayetlerde kullandı. “Şunu as!” diyor, o da asıyordu. Kılıç Ali ise mel’un, habis bir şey. Onun bir merakı vardı, mahkum ettiği adamların asılmasında da bulunurdu. Bu kanlı hünerini seyretmek ona zevk veriyordu. Herif mühim çingene imiş…
Bu hocanın asılmasında Hoca’nın boynuna ip geçirilirken, Kılıç Ali de başına bir şapka geçirmiş. “Giy domuz!” demiş ve küfürler etmiş.
Zavallı böyle ölmüş ve böyle saatlerce teşhir edilmiş. Şu Kanlı Kılıç ne bayağı bir mahluktur… Insan asılan adama hakaret etmekten hayâ eder. Zavallı eli bağlıdır… Ilmik gözünün önündedir.”
KAYNAK:
Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım (Paris 1929), Altındağ Yayınları, Istanbul 1967, cild 4, sayfa 1317.
Yorumlar