FİLİSTİN'E SİLAH SEVKİYATINI ENGELLEYEN 1917 HAYDARPAŞA GARI SABOTAJI
Haydarpaşa Garı, Berlin’den Filistin’e gönderilecek asker, silah ve cephanenin toplandığı ve trenlerle cepheye sevk edildiği merkezî yerdi. Yığınla silah ve cephane Haydarpaşa Garı’nda toplanmış, sevk edileceği günü beklemekteydi.
İşte bu esnada Haydarpaşa Garı'nda 6 Eylül 1917 günü korku ve dehşete yol açan büyük patlamalar yaşandı. Saatler 16.30'u gösterirken Haydarpaşa cehennemi yaşıyordu. Patlamalarla birlikte garda, Filistin Cephesi'ne, Dördüncü Ordu'ya asker, silah ve cephane götürmek üzere harekete hazır bekleyen bir trenle, yolcu dolu bir banliyö treni de ateş almış; peronlar, alevlerin arasında kendilerini can havliyle dışarı atmaya çalışan insanlarla dolmuş, yüzlerce insan ölmüştü..
6 Eylül 1917 günü Filistin Cephesine gönderilecek cephanelerin bulunduğu trendeki patlama öyle büyük idi ki Kadıköy Çarşısına şarapnel parçaları yağmıştı.
Cephane stoklarının peş peşe infilakı, her geçen dakika, ölü sayısını artırıyordu. Yangın iyice yayılmış; ambarları, silo ve diğer küçük binaları da etkisi altına almıştı.
Yangın kontrol altına alındıktan sonra facianın bilançosu da ortaya çıktı. Olay sırasında, biri banliyö treni, diğeri asker dolu iki tren, içindekilerle birlikte yanmış, aralarında gar personelinin de bulunduğu çok sayıda insan da ölmüştü, İstasyon, yakınlarından bir haber alabilmek ya da yakınlarının cesetlerini bulabilmek için, İstanbul'un dört bir yanından gelenlerle dolup taşıyordu.
Ölü sayısı belli değildi, bini aştığı söyleniyordu. Ama bu rakam hiçbir zaman açıklanmadı. İktidardaki İttihat ve Terakki Hükümeti, gazetelere sansür koymuş, hükümetin yayın organı Tanin birkaç satırlık resmi bir tebliğle yetinmiş ve adına "yangın" denilen bu patlamalar hakkındaki sansür kapsamlı bir şekilde uygulanmıştı.
Patlayan cephanelerin Filistin'deki Osmanlı ordusuna ulaşmaması sonucu Filistin cephesi bir kaç ay içinde çökmüş ve devlet zevalin eşiğine gelmişti..
Peki Filistin'e gidecek olan bu gizli silah sevkiyatını kim sabote etmişti.. İngilizler mi, Fransızlar mı? Düşmanla birlikte çalışanlar kimlerdi..? Alman ihaneti mi? İç ihanet mi? İddialar çeşitli.. Ama kesin olan bir şey var ki o da Filistin’de cephane bekleyen kahraman Mehmetçiğin umutları ile birlikte devletin de tükenişiydi..
Haydarpaşa Garı, Berlin’den Filistin’e gönderilecek asker, silah ve cephanenin toplandığı ve trenlerle cepheye sevk edildiği merkezî yerdi. Yığınla silah ve cephane Haydarpaşa Garı’nda toplanmış, sevk edileceği günü beklemekteydi.
İşte bu esnada Haydarpaşa Garı'nda 6 Eylül 1917 günü korku ve dehşete yol açan büyük patlamalar yaşandı. Saatler 16.30'u gösterirken Haydarpaşa cehennemi yaşıyordu. Patlamalarla birlikte garda, Filistin Cephesi'ne, Dördüncü Ordu'ya asker, silah ve cephane götürmek üzere harekete hazır bekleyen bir trenle, yolcu dolu bir banliyö treni de ateş almış; peronlar, alevlerin arasında kendilerini can havliyle dışarı atmaya çalışan insanlarla dolmuş, yüzlerce insan ölmüştü..
6 Eylül 1917 günü Filistin Cephesine gönderilecek cephanelerin bulunduğu trendeki patlama öyle büyük idi ki Kadıköy Çarşısına şarapnel parçaları yağmıştı.
Cephane stoklarının peş peşe infilakı, her geçen dakika, ölü sayısını artırıyordu. Yangın iyice yayılmış; ambarları, silo ve diğer küçük binaları da etkisi altına almıştı.
Yangın kontrol altına alındıktan sonra facianın bilançosu da ortaya çıktı. Olay sırasında, biri banliyö treni, diğeri asker dolu iki tren, içindekilerle birlikte yanmış, aralarında gar personelinin de bulunduğu çok sayıda insan da ölmüştü, İstasyon, yakınlarından bir haber alabilmek ya da yakınlarının cesetlerini bulabilmek için, İstanbul'un dört bir yanından gelenlerle dolup taşıyordu.
Ölü sayısı belli değildi, bini aştığı söyleniyordu. Ama bu rakam hiçbir zaman açıklanmadı. İktidardaki İttihat ve Terakki Hükümeti, gazetelere sansür koymuş, hükümetin yayın organı Tanin birkaç satırlık resmi bir tebliğle yetinmiş ve adına "yangın" denilen bu patlamalar hakkındaki sansür kapsamlı bir şekilde uygulanmıştı.
Patlayan cephanelerin Filistin'deki Osmanlı ordusuna ulaşmaması sonucu Filistin cephesi bir kaç ay içinde çökmüş ve devlet zevalin eşiğine gelmişti..
Peki Filistin'e gidecek olan bu gizli silah sevkiyatını kim sabote etmişti.. İngilizler mi, Fransızlar mı? Düşmanla birlikte çalışanlar kimlerdi..? Alman ihaneti mi? İç ihanet mi? İddialar çeşitli.. Ama kesin olan bir şey var ki o da Filistin’de cephane bekleyen kahraman Mehmetçiğin umutları ile birlikte devletin de tükenişiydi..
Yorumlar