Ezan'ı
aslından M. Kemal Atatürk uzaklaştırmadı yalanı
Maalesef kemalistlerin bir çoğu yakın tarihte
yaşananları bilmedikleri halde M. Kemal Atatürk'ü savunmaya kalkışıyorlar. Bu
savunmalardan birisi de Ezan'dan "Allah" isminin çıkarılmasıyla
ilgilidir. Bazı kemalistler ezanın M. Kemal Atatürk tarafından değil, Ismet
Inönü tarafından Türkçe'ye çevrildiğini iddia ederek M. Kemal Atatürk'ü
aklamaya çalışıyorlar. "Allah" isminin ezandan çıkarıldığından ve 18
yıl boyunca böyle okunduğundan bazılarının haberi bile yok, ancak buna rağmen
M. Kemal Atatürk'ü savunuyorlar. Işin aslını, kaynaklara müracaat ederek
öğrenelim...
İzmir Milli Kütüphanesi'nin kurucusu olan M. Celal
Saygın bu konuda şöyle demektedir:
"Ezanın Türkçe'ye çevrilmesini isteyen M.
Kemal'dir."[1]
M. Kemal Atatürk'ün özel hesaplarını tutan ve
harcamalarını yapan kişi olarak bilinen ve büyük bir güven
duyulan Umumi Kâtibi (Genel Sekreteri) Hasan Rıza
Soyak ise bu gerçeği şöyle ifade etmektedir:
"(Atatürk) Bu yoldaki (ibadetin
türkçeleştirilmesi) faaliyetine ilkin ezanı Türkçeleştirmek ve Kur'an'ı tercüme
ettirerek bazı camilerde hafızlara mukabelelerini Kur'an'ı Türkçesinden
okutmakla başlamıştı.[2]
Ezan'ın Türkçe okunmasını M. Kemal'in istediğini
Emekli Süvari Albayı Şerif Güralp, Dinler ve Devrimler
isimli eserinde yazmıştır.[3]
Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi'nin oğlu
Nadir Nadi bile, ki babasının ölümü üzerine
Cumhuriyet'in yönetimini ve başyazarlığını
üstlenmişti, Cumhuriyet gazetesinde Türkçe Ezan'ın M. Kemal
Atatürk'ün inkılabı olduğunu yazmıştır.[4]
Mustafa Baydar, Menderes hükümetinin Arapça Ezan
yasağını kaldırmak istemesine tepki gösterirken,
ezanın M. Kemal Atatürk tarafından Türkçeleştirildiğini
söylemektedir:
"Ezan'ın Türkçe okunması Atatürk'ün
sağlığında, Atatürk'ün isteği ile kanunlaşmış olmasaydı da hala ezan Arapça
okunsaydı, bugün ezan meselesi diye bir meselemiz belki de olmayacaktı. Ama
ileriye doğru
olduğundan şüphe etmediğimiz bir karardan geriye
dönülünce iş değişiyor. Salt bir ezan işi olmaktan çıkıyor iş. Daha bir sürü
geriliğin başlangıcı, daha bir sürü geriliğe göz yummanın bir işareti
oluyor."[5]
Şimdi ise Ezan'ın Türkçeleştirilmesinde
görevlendirilen ekipte yer alan Ali Rıza Sağman'ı dinleyelim:
"Atatürk bu reformasyon hareketine, ezanların
ve Bayram namazlarında okunmakta olan tekbirlerin
Türkçeleştirilmesiyle başladı. Kur'an-ı Kerim'in de
Türkçe (ibadette) okunması, bu merhalenin ikinci kısmını teşkil ediyordu.. Bu
işleri sistemli bir şekilde tatbik için Dolmabahçe'de topladığı elemanlar
arasında ben de vardım.[6]
Sağman şöyle devam ediyor:
"... Bununla beraber sofrada, yine bu mesele
üzerinde konuşmalar oldu. Atatürk yeni metnin (Tanrı uludur) aslından daha parlak
(!) olduğunu ve yakıştığını söyledi. Hafız Kemal de şöyle garip bir mütalaada
bulunmaktan çekinmedi:
'Biz minarede ezan okurken Allah kelimesinde nağme
yaparız da...'
Atatürk birşey söylemedi. Ben işi üzerime alarak
dedim ki:
'Bu muazzam inkılab karşısında böyle bir nağme
dinlenmez ya!'"[7]
Dönemin Mlli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip, M.
Kemal Atatürk'ün kendisine Tekbir ile Ezan'ın
Türkçeleştirilmesini emrettiğini söylemektedir.[8]
Falih Rıfkı Atay, münakaşaya girdiği Hikmet Bayur'a
cevaben Ulus gazetesinde (yazının son paragrafını
alıntılıyoruz) şöyle yazmaktadır:
"... ben Ezan'ın ve Tekbir'in Türkçe'ye
çevrilmesinde Atatürk'ün bizzat çalıştığını ve bir hayli değişiklikler
yapıldığını bilirim. Hatta Türkçe zevki bakımından
bu değişikliklerin bazılarını sevmemiş ve itiraz etmiştik.
Bay Hikmet Bayur'a haber vereyim ki Atatürk sağ
kalsaydı, çoktan Kur'an da Türkçe (ibadette) okunacaktı. Bu işi, önceleri bir
metin meselesi, sonra da dil çalışmalarının bitmemiş olması geciktirmiştir.
Tarihi doğru öğrenmek isteyenler için hakikat budur!"[9]
Türk Tarih Kurumu'nun kurucu üyelerinden olup
1935'de Yusuf Akçura'nın ölümü üzerine M. Kemal Atatürk tarafından Kurum
Başkanlığına getirilen Bolu milletvekili Hasan Cemil Çambel de Ulus
gazetesinde, Falih Rıfkı Atay'a destek vermiştir:
"Dünkü Ulus'taki yazınızı okudum. Dediğiniz
doğrudur. Çünkü canlı şahitleri hala bugün aramızda yaşamakta olan en yakın
tarihimizin henüz unutulmamış bir sayfasının sadık ifadesidir. Evet! Ezan'ı ve
Tekbir'I Türkçeleştiren, başka hiç kimse değil, Atatürk'ün kendisidir. (...) Dr
Reşit Galip'i bu işe memur etmişti. Reşit Galip Istanbul'dan ayrıldıktan*
sonra, aynı vazifeyi bana verdi."[10]
*Dr. Reşit Galip, 28 Ocak 1932 gecesi Atatürk'le
tartıştıktan sonra, 29 Ocak 1932 sabahı erkenden Ankara'ya hareket edince,
Hasan Cemil Çambel bu işe memur edilmiştir.
Öte yandan Hafız Yaşar Okur, Ezan'ın, Kur'an'ın
(ibadette) ve Hutbe'nin Türkçeleştirme çalışmalarını şöyle
anlatmaktadır:
"...Atatürk tekbir tercümesinin
sadeleştirilmesi hususunda gösterilen arzu üzerine, 'Peki arkadaşlar' dedi;
'Tekbir'in tercümesini okuyunuz bakalım!'
Okundu: Tanrı uludur! Tanrı uludur! Tanrı'dan başka
Tanrı yoktur! Tanrı uludur! Tanrı uludur! Hamd O'na
mahsustur!
Atatürk bu tercüme şeklini çok beğendi. (...) O gece
geç vakte kadar hep Kur'an-ı Kerim'in Türkçe
tercümesinin camilerde okunması mevzuunda
konuşuldu. Atatürk Türkçe Ezan, Türkçe Kur'an, Türkçe Hutbe ve Türkçe Tekbir
ile 'dinde inkılab' yapmak istiyordu."[11]
M. Kemal Atatürk'ün bizzat bu konuyla ilgilendiğine
dair bir gazete haberi
Haber şöyle;
1 Şubat 1933: "Bursa'da bir grup gerici, ezan
ve kametin Türkçe okunmasını bahane ederek, Ulucami'de
namazdan çıkan halkı kışkırtarak valilik önünde
gösteri yaptı. Güvenlik kuvvetleri, olaya ön ayak olanları
tutukladı, ihmali görülen memurlara, işten el çektirildi."
6 Şubat 1933 - M. Kemal Atatürk'ün Bursa'da
gericilik olayı üzerine söyledikleri
Bu olayın patlak vermesiyle M. Kemal Atatürk bizzat
Bursa'ya hareket ediyor...
M. Kemal Atatürk'ün, Bursa'da bazı kişilerin ezan
ve kametin Türkçe okunması nedeniyle 1 Şubat'ta
çıkardıkları olay hakkında Anadolu Ajansı
aracılığıyla resmî bildirisi:
"...Olaya dikkatimizi bilhassa çevirmemizin
sebebi, dini siyaset ve herhangi bir tahrike vesile etmeye asla
müsamaha etmeyeceğimizin bir daha anlaşılmasıdır.
Meselenin mahiyeti esasen din değil, dildir. Kesin
olarak bilinmelidir ki, Türk milletinin milli dili
ve milli benliği bütün hayatında hâkim ve esas kalacaktır!"[12]
Son olarak yine M. Kemal Atatürk'ün yakın dostu
Falih Rıfkı Atay'ın sözlerine yer vererek konuyu
kapatıyoruz:
"Atatürk ibadet devrimine ezan ve namazı
Türkçeleştirmekle başlamıştı. Gerçekte verdiği ilk emir ezan ve
namazın Türkçeleşmesi idi. Muhafazakârların
sözcülüğünü yapan İnönü, Atatürk'e yalvarmış, önce ezanı
Türkçeleştirelim, sonra namaza sıra gelir, demişti.
Arkadan dil ve Kur'an metni meseleleri çıkıp namazın
Türkçeleşmesi gecikti idi. Atatürk sağ kalsaydı
ibadet reformu olacağında da şüphe yoktu."[13]
Şöyle bir soru sorulabilir; "Ne olmuş Allah
ismini çıkarmışsa?"
Biz de bu soruya, soru ile cevap veriyor ve bir
ayet ile konumuzu noktalıyoruz;
"Kim Allah ismini duymak istemez?"
Bakara Suresi
114 - Allah'ın mescitlerini, **içlerinde Allah'ın
isminin anılmasından meneden** ve onların harap olmalarına çalışan kimselerden
daha zâlim kim olabilir! İşte bunlar, oralara korka korka girmekten başka
birşey yapmazlar. Bunlara dünyada perişanlık, ahirette de büyük bir azap
vardır.
**********
KAYNAKLAR:
[1] M. Celal Saygın, Diyanet Cephesinden Atatürk
Inkılapları, Ankara 1952, sayfa 30.
[2] Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar,
Istanbul 1973, cild 1, sayfa 259.
[3] Emekli Süvari Albayı Şerif Güralp, Dinler ve
Devrimler, Istanbul 1961, sayfa 80,81.
[4] Cumhuriyet gazetesi 7 Haziran 1950.
[5] Orhan Veli Kanık, Yaprak, 15 Haziran 1950.
Mustafa Baydar, Atatürk ve Devrimlerimiz, Istanbul 1973,
sayfa 289.
[6] Konuşan Ali Rıza Sağman, Söyleşiyi yapan:
M.Ş.Ö. [Mahmud Şevket], Atatürk ve Din, "Millet" (Bilinmeyen Atatürk'ten
Hatıralar), cild 5, sn.3, sy. 109,110,111, sh. 4, 4-11-19 Mart 1948; krş. Ali
Rıza Sağman, Hatıralar, Osman Ergin, "Türkiye Maarif Tarihi"
içerisinde, Istanbul 1943, cild 5 sayfa 1621-1624.
[7] Osman Ergin, "Türkiye Maarif Tarihi"
içerisinde, Istanbul 1943, cild 5 sayfa 1621-1624.
[8] Dr. Reşit Galip, Hatıralar, Nakleden: Eski Bir
Atatürkçü, Atatürk ve Din, "Millet" (Bilinmeyen Atatürk'ten Hatıralar),
cild 4, sene 2, sayı 101, sayfa 4, 8 Ocak 1948; krş. Münir Hayri Egeli,
Atatürk'ün Bilinmeyen Hatıraları, Istanbul 1954, sayfa 64-66. 2. baskı 1959,
sayfa 74-77.
[9] Falih Rıfkı Atay, Ulus gazetesi, 8 Şubat 1949.
[10] Hasan Cemil Çambel, Ulus gazetesi, 9 Şubat
1949, Türkçe Ezan ve Tekbir'e Dair, sayfa 2. Ayrıca
yazdığı kitaba da almış; Hasan Cemil Çambel,
Makaleler-Hatıralar, Ankara 1964, sayfa 36,37.
[11] Hafız Yaşar Okur, Atatürk'le Onbeş Yıl / Dini
Hatıralar, Istanbul 1962, sayfa 12-15; Atatürk'ten Bilinmeyen Hatıralar 1:
Kur'an-ı Kerim'in Tercümesi, Yerebatan Camisinde Tören, Türkçe Ezan,
Mehmetciğin Mezarında Mevlut, "Bütün Hafta", sayı: 1, sayfa 9-10, 22
Nisan 1949; Atatürk ve Bayram Tekbiri: Dinde Ilk Kemalizm Reformun Başlaması,
"Dinde Reform: Kemalizm", Mart 1960, sayı: 28, sayfa 7,8; Yaşanmış
Olaylarla Atatürk ve Müzik: Riyaset-i Cumhur Ince Saz Hey'eti Şefi Binbaşı
Hafız Yaşar Okur'un Anıları (1924-1938), Haz. Halill Erdoğan Cengiz, Ankara
1993, sayfa 109,110.
[12] Hadise
[13] Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Istanbul 1984,
sayfa 394.
Kadir Candarlioglu
Yorumlar