Başörtüsü özgür olsun'çağrısına destek çığ gibi
Başörtüsüz akademisyen ve gazetecilerin başlattığı ‘başörtüsüne her alanda özgürlük' kampanyası büyük ilgi görüyor.
Aralarında Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Prof. Dr. Nilüfer Göle, BDP milletvekili Sebahat Tuncel'in de bulunduğu 57 kadının başlattığı kampanya 10 bin imzayı aştı. Kampanyanın ‘Haksızlığa son verin, erteleme değil çözüm istiyoruz' başlıklı bildirisinde ‘başörtülü kadınların kamuda görev alması, merkezi ve yerel seçimlerde seçilme hakkı verilmesi ve akademisyen olabilmesi' isteniyor. Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İnceoğlu çalışmayı, "Farklı siyasi aidiyetleri benimseyen, ‘bizler-bunlar'a odaklı kültürel kutuplaşmayı reddeden bir girişim." olarak değerlendiriyor. "Başta iktidar olmak üzere, tüm partileri mevzuatın değiştirilmesi için önkoşulsuz harekete geçmeye çağırıyoruz." diyor.
Kamuda görev yapmak isteyen kadınlarla ilgili, hizmet alan-hizmet veren ayrımı yapılmaması gerektiğine dikkat çeken akademisyen, başörtülü kadınlara yönelik örtük ayrımcılığa son verilmesini istediklerini söylüyor. Prof. Dr. İnceoğlu, "Başta iktidar partisi olmak üzere, tüm siyasi partileri başörtülü kadınların haklarından yararlanmalarını engelleyen yasal mevzuatın değiştirilmesi için önkoşulsuz harekete geçmeye çağırıyoruz." diye konuşuyor. Siyasilerin kadın-erkek eşitliği konusundaki düşüncelerinde samimi olması gerektiğine vurgu yapan akademisyen sözlerini şöyle sürdürüyor: "Eğer siyasiler gerçekten samimilerse o zaman hiçbir ayrım yapmadan bütün kadınların Meclis'te temsil edilmelerini sağlamaları gerekir. Avrupa'da başörtülü kadın vekil olmasına rağmen ülkemizde her fırsatta dillendirilen nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede başörtülü kadın vekilimizin olmaması oldukça ironik. Siyasiler başörtüsüne her alanda tanınacak özgürlük için adım atmalı. Biz çağrıcılar olarak çözüm yolu önermiyoruz, siyasilerden çözüm istiyoruz, yani talep eden tarafız. Bu süreç tavandan tabana yayılan bir seyir izlemeli."
Kampanyayı başlatanlar arasında yer alan Sebahat Tuncel, "Bu kampanya asılda bir itiraf. Başı kapalı, açık, Alevi, Sünni, Hıristiyan bir arada yaşayabiliriz. Bu da birbirimizin hakkını savunmaktan geçer." diyor. Çalışmanın pozitif bir adım olduğunu belirten Tuncel, "Başı örtülü-örtüsüz diye kadınları kendi içlerinde bile ayrıştıran bir durum. İnsan haklarına aykırı ve başörtülü kadınların mağduriyetleri söz konusu. Bu projede önemli olan başörtüsüz kadınların başörtülü kadınların haklarını savunuyor olması." şeklinde konuşuyor.
‘Haksızlığa son verin, erteleme değil çözüm istiyoruz' imza kampanyasının pozitif bir adım olduğunu ifade eden gazeteci Ayşe Çavdar ise, "Bu projede önemli olan başörtüsüz kadınların başörtülü kadınların haklarını savunuyor olması. Başı örtülü-örtüsüz diye kadınları kendi içlerinde bile ayrıştıran bir durum." şeklinde konuştu. Seküler kesimle dindar kesim arasında yaşanan her siyasi gerilimde başörtülü kadınların hedef tahtasına oturtulmasının siyasi simge olduğu değerlendirmesinde bulunan Çavdar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Seküler kesim ile dindar kesim arasındaki bu durum başörtüsünün hâlâ siyasi simge halinde olduğunun bir göstergesidir. Başörtüsünün siyasi simge olması da kamuda engellenmesiyle beslenen bir durum." 9 bin 387 imzaya ulaşan kampanya ilk imzayı atan bazı isimler şöyle: Amberin Zaman, Ayşe Çavdar, Balçiçek İlter, Nilüfer Göle, Sebahat Tuncel, Şirin Payzın, Yasemin İnceoğlu, Zeynep Gürcanlı.
Başörtüsüz akademisyen ve gazetecilerin başlattığı ‘başörtüsüne her alanda özgürlük' kampanyası büyük ilgi görüyor.
Aralarında Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Prof. Dr. Nilüfer Göle, BDP milletvekili Sebahat Tuncel'in de bulunduğu 57 kadının başlattığı kampanya 10 bin imzayı aştı. Kampanyanın ‘Haksızlığa son verin, erteleme değil çözüm istiyoruz' başlıklı bildirisinde ‘başörtülü kadınların kamuda görev alması, merkezi ve yerel seçimlerde seçilme hakkı verilmesi ve akademisyen olabilmesi' isteniyor. Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İnceoğlu çalışmayı, "Farklı siyasi aidiyetleri benimseyen, ‘bizler-bunlar'a odaklı kültürel kutuplaşmayı reddeden bir girişim." olarak değerlendiriyor. "Başta iktidar olmak üzere, tüm partileri mevzuatın değiştirilmesi için önkoşulsuz harekete geçmeye çağırıyoruz." diyor.
Kamuda görev yapmak isteyen kadınlarla ilgili, hizmet alan-hizmet veren ayrımı yapılmaması gerektiğine dikkat çeken akademisyen, başörtülü kadınlara yönelik örtük ayrımcılığa son verilmesini istediklerini söylüyor. Prof. Dr. İnceoğlu, "Başta iktidar partisi olmak üzere, tüm siyasi partileri başörtülü kadınların haklarından yararlanmalarını engelleyen yasal mevzuatın değiştirilmesi için önkoşulsuz harekete geçmeye çağırıyoruz." diye konuşuyor. Siyasilerin kadın-erkek eşitliği konusundaki düşüncelerinde samimi olması gerektiğine vurgu yapan akademisyen sözlerini şöyle sürdürüyor: "Eğer siyasiler gerçekten samimilerse o zaman hiçbir ayrım yapmadan bütün kadınların Meclis'te temsil edilmelerini sağlamaları gerekir. Avrupa'da başörtülü kadın vekil olmasına rağmen ülkemizde her fırsatta dillendirilen nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede başörtülü kadın vekilimizin olmaması oldukça ironik. Siyasiler başörtüsüne her alanda tanınacak özgürlük için adım atmalı. Biz çağrıcılar olarak çözüm yolu önermiyoruz, siyasilerden çözüm istiyoruz, yani talep eden tarafız. Bu süreç tavandan tabana yayılan bir seyir izlemeli."
Kampanyayı başlatanlar arasında yer alan Sebahat Tuncel, "Bu kampanya asılda bir itiraf. Başı kapalı, açık, Alevi, Sünni, Hıristiyan bir arada yaşayabiliriz. Bu da birbirimizin hakkını savunmaktan geçer." diyor. Çalışmanın pozitif bir adım olduğunu belirten Tuncel, "Başı örtülü-örtüsüz diye kadınları kendi içlerinde bile ayrıştıran bir durum. İnsan haklarına aykırı ve başörtülü kadınların mağduriyetleri söz konusu. Bu projede önemli olan başörtüsüz kadınların başörtülü kadınların haklarını savunuyor olması." şeklinde konuşuyor.
‘Haksızlığa son verin, erteleme değil çözüm istiyoruz' imza kampanyasının pozitif bir adım olduğunu ifade eden gazeteci Ayşe Çavdar ise, "Bu projede önemli olan başörtüsüz kadınların başörtülü kadınların haklarını savunuyor olması. Başı örtülü-örtüsüz diye kadınları kendi içlerinde bile ayrıştıran bir durum." şeklinde konuştu. Seküler kesimle dindar kesim arasında yaşanan her siyasi gerilimde başörtülü kadınların hedef tahtasına oturtulmasının siyasi simge olduğu değerlendirmesinde bulunan Çavdar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Seküler kesim ile dindar kesim arasındaki bu durum başörtüsünün hâlâ siyasi simge halinde olduğunun bir göstergesidir. Başörtüsünün siyasi simge olması da kamuda engellenmesiyle beslenen bir durum." 9 bin 387 imzaya ulaşan kampanya ilk imzayı atan bazı isimler şöyle: Amberin Zaman, Ayşe Çavdar, Balçiçek İlter, Nilüfer Göle, Sebahat Tuncel, Şirin Payzın, Yasemin İnceoğlu, Zeynep Gürcanlı.
Yorumlar