AKP’nin Ayasofya konusundaki yaklaşımını değerlendiren yazımız
25.4.08: (Erdoğan’ın “Atatürk, devrimleri millete emanet etmeden yaşatmanın mümkün olmadığına inanmış; yeni düzeni millete dayatmayı değil, benimsetmeyi amaçlamıştır” şeklindeki beyanı üzerine sormuştuk:) Devrimlerin hangisi halka benimsetilerek yapıldı? (...) Beş asırdır cami olarak hizmet veren fetih sembolü Ayasofya’nın mabed olmaktan çıkarılıp müze yapılması mı?”
6.4.10: “Atatürk döneminde, Resmî Gazete’de dahi yayınlanmayan korsan bir hükümet kararnamesi ile müzeye çevrilmiş olan Ayasofya Camiini müze olarak devam ettirme ‘kararlılığı’ da yine bu çerçevede (Atatürkçülüğe sahip çıkmaya devam eden) aynı yaklaşımın bir tezahürü.”
7.6.12: “1934’te M. Kemal’in de imzasını taşıyan ve Resmî Gazete’de yayınlanmadan yürürlüğe konulan korsan bir kararname ile cami olmaktan çıkarılan Ayasofya, o günden bu yana muhteşem kubbesi altında kılınacak namazlara hasret.
“Bu hasretin artık dindirilmesi için bir kez daha seslendirilen taleplere hükümetin Kültür Bakanı aracılığıyla verdiği cevap tam bir duyarsızlık örneği. Ayasofya’nın asırlarca evvelâ kilise, sonra cami olarak Yaradana hizmet ettiğini belirten Bakan Günay, şimdi de bu hizmetin müze olarak insanlığa yöneldiğini söyledi ve ‘Bence isterseniz böyle devam etsin’ dedi. Ve ‘Cami olsun’ taleplerini ‘siyasî inat’ olarak niteledi. (...)
“Nitekim 10 yıllık AKP iktidarında Ayasofya hiç gündeme gelmedi. Tam tersine, restorasyon adı altında fresk ve mozaikler daha belirgin hale getirilerek ‘müze’ olma özelliği tahkim edildi.
“Dahası, Erkan Mumcu’nun Kültür Bakanı olduğu dönemde konser etkinlikleri bile yapıldı.
“Yani, AKP’nin Ayasofya ‘hassasiyet’i bu.
“Oysa Ayasofya, İstanbul’un fetihle bir İslâm diyarı olduğunun tarihî sembolü ve beş yüz seneye yakın bir süre bu vasfıyla hizmet vermiş.
“Bediüzzaman’ın 1950’lerde Menderes’e ve DP hükümetine defaatle yaptığı ısrarlı çağrılardan biri, Ayasofya’nın tekrar cami olma hüviyetine kavuşturulması. Bu hem fetih sembolünün ihyası, hem de İslâm âleminin Türkiye’ye teveccühünün tekrar kazanılması için önemli.
“Ayasofya’yı yeniden cami yapma yönündeki ilk adım 1980 Ağustos’unda, o zaman azınlık hükümeti olarak işbaşında olan AP iktidarınca atıldı, caminin bütün minarelerinden ezan okundu ve Hünkâr Mahfili ibadete açıldı. Bir ay sonra gelen 12 Eylül’ün ilk işi ise ‘onarım’ bahanesiyle orayı da kapatmak oldu ve on yılı aşkın bir süre öyle kaldıktan sonra tekrar açıldı.
“Hünkâr Mahfilini açan AP hükümetinin Kültür Bakanı Tevfik Koraltan, ‘Ayasofya’nın tümünü ibadete açmanın önünde engel yok’ demişti. Ama 32 yıldır hâlâ o noktaya gelemedik.
“AKP döneminde birçok tarihî caminin restore edilmesi takdire şayan. Nitekim son olarak yenilenen Fatih Camii 29 Mayıs’ta ibadete açıldı. Ama nedense Ayasofya’ya hiç yanaşılmıyor.”
İşte AKP’nin 11 yıllık Ayasofya serencamı...
08.05.2013.Kazım GÜLEÇYÜZ
25.4.08: (Erdoğan’ın “Atatürk, devrimleri millete emanet etmeden yaşatmanın mümkün olmadığına inanmış; yeni düzeni millete dayatmayı değil, benimsetmeyi amaçlamıştır” şeklindeki beyanı üzerine sormuştuk:) Devrimlerin hangisi halka benimsetilerek yapıldı? (...) Beş asırdır cami olarak hizmet veren fetih sembolü Ayasofya’nın mabed olmaktan çıkarılıp müze yapılması mı?”
6.4.10: “Atatürk döneminde, Resmî Gazete’de dahi yayınlanmayan korsan bir hükümet kararnamesi ile müzeye çevrilmiş olan Ayasofya Camiini müze olarak devam ettirme ‘kararlılığı’ da yine bu çerçevede (Atatürkçülüğe sahip çıkmaya devam eden) aynı yaklaşımın bir tezahürü.”
7.6.12: “1934’te M. Kemal’in de imzasını taşıyan ve Resmî Gazete’de yayınlanmadan yürürlüğe konulan korsan bir kararname ile cami olmaktan çıkarılan Ayasofya, o günden bu yana muhteşem kubbesi altında kılınacak namazlara hasret.
“Bu hasretin artık dindirilmesi için bir kez daha seslendirilen taleplere hükümetin Kültür Bakanı aracılığıyla verdiği cevap tam bir duyarsızlık örneği. Ayasofya’nın asırlarca evvelâ kilise, sonra cami olarak Yaradana hizmet ettiğini belirten Bakan Günay, şimdi de bu hizmetin müze olarak insanlığa yöneldiğini söyledi ve ‘Bence isterseniz böyle devam etsin’ dedi. Ve ‘Cami olsun’ taleplerini ‘siyasî inat’ olarak niteledi. (...)
“Nitekim 10 yıllık AKP iktidarında Ayasofya hiç gündeme gelmedi. Tam tersine, restorasyon adı altında fresk ve mozaikler daha belirgin hale getirilerek ‘müze’ olma özelliği tahkim edildi.
“Dahası, Erkan Mumcu’nun Kültür Bakanı olduğu dönemde konser etkinlikleri bile yapıldı.
“Yani, AKP’nin Ayasofya ‘hassasiyet’i bu.
“Oysa Ayasofya, İstanbul’un fetihle bir İslâm diyarı olduğunun tarihî sembolü ve beş yüz seneye yakın bir süre bu vasfıyla hizmet vermiş.
“Bediüzzaman’ın 1950’lerde Menderes’e ve DP hükümetine defaatle yaptığı ısrarlı çağrılardan biri, Ayasofya’nın tekrar cami olma hüviyetine kavuşturulması. Bu hem fetih sembolünün ihyası, hem de İslâm âleminin Türkiye’ye teveccühünün tekrar kazanılması için önemli.
“Ayasofya’yı yeniden cami yapma yönündeki ilk adım 1980 Ağustos’unda, o zaman azınlık hükümeti olarak işbaşında olan AP iktidarınca atıldı, caminin bütün minarelerinden ezan okundu ve Hünkâr Mahfili ibadete açıldı. Bir ay sonra gelen 12 Eylül’ün ilk işi ise ‘onarım’ bahanesiyle orayı da kapatmak oldu ve on yılı aşkın bir süre öyle kaldıktan sonra tekrar açıldı.
“Hünkâr Mahfilini açan AP hükümetinin Kültür Bakanı Tevfik Koraltan, ‘Ayasofya’nın tümünü ibadete açmanın önünde engel yok’ demişti. Ama 32 yıldır hâlâ o noktaya gelemedik.
“AKP döneminde birçok tarihî caminin restore edilmesi takdire şayan. Nitekim son olarak yenilenen Fatih Camii 29 Mayıs’ta ibadete açıldı. Ama nedense Ayasofya’ya hiç yanaşılmıyor.”
İşte AKP’nin 11 yıllık Ayasofya serencamı...
08.05.2013.Kazım GÜLEÇYÜZ
Ayasofya ve AKP http://gercektarihdeposu.blogspot.com |