Dünyanın en büyük tapınma merkezi TÜRKiYE
Bu düşünce (kamalizm) ölmüş cenaze ortada kalmıştır kimse bu cenazeye sahip çıkmıyor!
Binlerce Atatürk heykeli ve anıtı… On binlerce Atatürk büstü… Yüz binlerce Atatürk resmi, kimisi silindir şapkalı ve pelerinli, kimisi kalpaklı… Binlerce Atatürk Okulu, kütüphanesi, resmî kurumu… Atatürk Caddesi, bulvarı, meydanı… Paraların pulların üzerinde Atatürk’ün resimleri… Okullarda Atatürk okutuluyor… Mecburî din dersi kitaplarının başında Atatürk’ün resmi ve Gençliğe Hitabesi yer alıyor…
Diyanet İşleri Başkanı’nın tepesinde sert bakışlı kocaman bir Atatürk portresi…
Ankara’daki Atatürk’ün Anıt-Kabri bir Sezar mâbedi gibi… İran ve Suudî Arabistan devlet başkanları hariç her resmî misafir devlet başkanı burayı törenle ziyaret etmek, kabrin başında eğilmek ve deftere hürmetkâr birkaç satır yazmak zorundadır… Bir hükümet, İslamcı da olsa, işe başlarken tam kadro oraya gidip saygılarını sunmaya mecburdur… Milletvekili seçilenler, Atatürk’e sadakat yemini etmezlerse vekillik mazbatasını alıp Meclis’e katılamazlar…Atatürk inkılâplarına ve ilkelerine aykırı siyasî parti kurulamaz…
Şimdi devam ediyor mu bilmiyorum, 12 Eylül darbesinden sonra bütün müftülerin, imamların, müezzinlerin, vaizlerin Atatürk’e yazılı sadakat yemini yapmaları, taahhütte bulunmaları mecburî idi… Tevhid-i Tedrisat eğitiminin ana gayesi Atatürkçü nesiller yetiştirmekti… Atakent’ler… Ataşehir’ler… Her yerde Atatürk’ün vecizeleri… Hz. Ali’nin sözü olan “Adalet Mülkün Temelidir” cümlesinin altında bile Atatürk yazılı…19 Mayıs Atatürk bayramı… 23 Nisan Atatürk bayramı… 29 Ekim Atatürk Cumhuriyeti bayramı… Bazen camilerin minberleri okunan hutbelerde bile Atatürk ve arkadaşlarına dua ediliyor…İlahiyat fakültelerimizde Kemalist ilahiyatçılarımız var.
Lisan, tarih, edebiyat, kültür, sanat… Atatürk Atatürk…
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat devrim ve darbeleri Atatürkçülüğü ayakta tutmak için yapılmıştır.
Atatürk sağlığında bu kadar olacağını tahmin etmiş midir? Sanırım etmemiştir.
Atatürk’ün sağlığında Diyanet İşleri Başkanı’nın makamında Atatürk portresi yoktu… İsmet Paşa zamanında da yoktu.
Diyanet reisinin tepesine büyük bir Atatürk portresi, Adnan Menderes Celal Bayar zamanında, Başvekâlet (Başbakanlık) müsteşarı Mason Üstad-ı Azamı Ahmet Salih Korur tarafından koydurulmuştur.
Yılını unuttum, o zaman Ankara Hacıbayram Camii şerifinde Cuma hutbelerini Ezher mezunu Konyalı merhum Mustafa Runyun hocaefendi okuyordu. Yılbaşından önceki bir cumada Müslümanları yılbaşı kutlamaları yapmamaya, yılbaşı hindisi pişirmemeye çağıran bir hutbe okumuştu. Bu hutbe Masonları ve Kemalistleri sinirlendirmiş. Zamanın Diyanet reisi Eyüp Sabri hocanın uyarılmasına yol açmıştı. Reis de, Runyun hocayı çağırıp niçin böyle hutbeler okuyorsun diye azarlamıştı… Bunun ardından Başbakanlıktan büyük portre gelmiş, Diyanet Reisi’nin tepesine asılmıştı… Runyun hoca, beni azarladı ama tepesine Atatürk resmi de asıldı diye bendenize anlatmıştı.
Müşterimiz az lakin az olsun bereketli olsun |
Şarkta bir okul açılsa, müdürün tepesine Atatürk portresi değil de, Kazım Paşa’nın büyük bir resmi asılsa ne olur? Kızılca kıyamet kopar.
Bir mahkeme salonundaki “Adalet Mülkün Temelidir” levhasının altına, Atatürk değil de, Hz. Ali imzası yazılsa yine kıyamet kopar.
Paralara, pullara Fatih Sultan Mehmed’in, Kanunî Sultan Süleyman’ın, Sokollu’nun resimleri basılmak istense ne olur? Kıyamet kopartırlar.
Sanırım biz bugünkü halimizle, Atatürk konusunda M. Kemal Paşa’yı da geçmiş vaziyetteyiz.
Atatürk’le yatıyoruz Atatürk’le kalkıyoruz.
Birinci dünya savaşında Almanların Türkiye’ye gönderdikleri vagonların üzerine Enverland diye yazdıklarını okumuştum.
Biz şimdi ülkemizi Kemâlland’a çevirmişiz.
Mehmet Şevket Eygi Gazeteci-Yazar
Yorumlar