Ana içeriğe atla

İslamla, Müslümanlarla alay ediyorlar. Dini konuları magazin haline getiriyorlar.

DİNİ KONULARI MAGAZİNLEŞTİRMEK

Bazı ilahiyatçıların, İslamcıların, gazetelerin, televizyonların bilhassa şu mübarek ramazan ayında dinî konuları magazinleştirmelerini, rant ve reyting konusu yapmalarını üzüntü ve nefret ile protesto ediyorum. Bunu en fazla Sabataycılar, Kriptolar, iki kimlikliler yapıyor ve resmen İslam’la, Müslümanlarla alay ediyorlar.
Maalesef bazı şaşkın Müslümanlar da bu tuzaklara düşüyor, bu zokaları yutuyor. 
Bu Ramazan dağıtıldı mı bilmiyorum, bundan önceki ramazanlarda
Birtakım harbî dinsiz gazetelerin, okuyucularına dinî kitaplar hatta Kur’an tercümeleri dağıttıkları görülmüştü. On bir ay boyunca İslam’a savaş ilan ediyor, Ramazan gelince Kur’an tercümesi dağıtıyor. Onlara mı kızayım, bu oyuna gelen saf ve cahillere mi?
Ülkemizde seviye çok düşmüştür. Ciddiyet, vakar, asalet, dürüstlük şişeleri taşa çalınmıştır. 
Dinî konuları magazinleştirmek küfre kadar gidebilecek bir hafife almadır. 
Dinî konular yılışıklık, bayağılık, zevzeklik, hokkabazlık kabul etmez.
Gazetelerde Tv’lerde dinî program yapan muhterem ve ciddî hocalara hürmet ederim. Onlara bir şey dediğim yoktur. Lakin onların sözlerini bile çarpıtan medya organları vardır. Bu ciddiyetsiz ve seviyesizlere teessüf etmek gerekir.
Bir de zıvanadan çıkmış reformcular, dinde yenilikçiler, dinde değişimciler, mezhepsizler, Sünnet düşmanları, şazz görüşlerin taraftarları var ki onları kınamamak mümkün değildir.
İmsak olmuş, oruç başlamış aradan bir buçuk saat geçmiş adam hem oruç tuttuğunu iddia ediyor hem de kameraların karşısında lıkır lıkır su içiyor. Bu kişi akıllı mıdır, deli midir? 
Böylelerinin meşhur olmak için yapmayacakları yoktur. 
Sevgili Müslüman kardeşlerimden rica ediyorum:
Dinî konuları magazinleştirenlere alet olmayalım. Onların programlarını seyretmeyelim. Ekmeklerine yağ sürmeyelim.
Dinî sorularımızı icazetli ve ciddi Ehl-i Sünnet hocalarına soralım.
Hanefî mezhebine bağlı her Müslümanın başucunda merhum Ömer Nasuhî Bilmen hazretlerinin “Büyük İslam İlmihali” bulunmalıdır. Şafiî mezhebine bağlı olanlar da o ayarda güvenilir, sahih, muteber, bir Şafiî ilmihali edinmelidir. Dinî sorularımızın cevaplarını böyle kitaplardan öğrenmeliyiz. 
Reformcuların, Fazlurrahmancıların, Afganîcilerin, BOP’cuların, light ve ılımlı İslamcıların, Mezhepsizlerin, Kemalist ilahiyatçıların ilmihalleri ve dinî kitapları alınmamalı, okunmamalı, onlara güvenilmemelidir.
Dinî konularda alay etmek, farzları haramları hafife almak, Sünneti inkar etmek, üzerinde icma olan zaruriyat-ı diniyeyi kabul etmemek, dini meseleleri anlatırken tahkir edecek şekilde he he he diye edepsizce gülmek… İşte bunlar kişinin ayağını kaydırır, Allah saklasın farkında olmadan küfür uçurumuna yuvarlar.
Din ilimlerinin ticarete, bezirgânlığa, zengin olmaya, voli vurmaya, köşeyi dönmeye alet edilmesi haramdır. Bu haramı işleyenler de hayır, bereket, meymenet yoktur. Onlar, acı karpuzlar gibidir; dışları yeşil, içleri kıpkızıl…
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki… Allah encamımızı hayreylesin.
(Feministler camilerde erkek cemaatiyle kadın cemaatinin karıştırmak istiyorlar. Çeşitli camileri dolaşan dostlarım anlatıyor, bazı yerlerde kadın erkek iç içe… Fıkha göre bu çok sakıncalıdır, bir kısım erkeklerin namazları bozulabilir. İslam tarihinde 1400 yıl boyunca görülmemiş bu fitneyi çıkartanlara beddua ediyorum. İşleri rast gitmesin. Kaldırttıkları perdeler ayaklarına dolaşsın…)

Salı, Ağustos 6, 2013

Mehmet Şevket Eygi 
DİNİ KONULARI MAGAZİNLEŞTİRMEK
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Ilim_Irfan_Medeniyet_Ask_Sevk_Ruhan_Heyecanlar_Mnev_Neseler_Gelsin/16059


http://gercektarihdeposu.blogspot.com

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal...

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye d...