Ana içeriğe atla

Hafız İbrahim Edhem Kimdir? Urfa da Asılan

Urfa’da Asılan Hafız İbrahim Edhem Kimdir?

Daha şapka kanunu çıkarılmadan şapka giymediği için öldürülen biri vardı. İsmi İbrahim Edhem...

Edhem şapka Kanununa muhalefetten idam edilen İskilipli Atıf Hocadan 6 ay önce öldürülmüş. Edhem'in öldürülmesi erken dönem Ergenekon cinayeti olarak değerlendiriyor.

Kastamonu konuşması daha yapılmamış, “Şapka İktisası Kanunu” henüz teklif dahi edilmemiş, dolayısıyla da Meclis tarafından kabul edilmemiş. Hatta “Frenk Mukallitliği ve Şapka” kitabından dolayı İskilipli Muhammed Atıf Hocanın salben ve zulmen idamından altı ay önce Tarih Erken dönem Ergenekon'un ilk cinayetlerinden birine şahit oluyordu.
Şark İstiklal Mahkemesi tarafından Genç bir vaiz, Ankaralı Hafız İbrahim Edhem Efendi Urfa hükümet konağı önünde Halilurrahman camisinde yaptığı bir konuşmadan sonra ve Cumhuriyetin ilanından önce yazdığı “İslam'da Ahlak ve Kadınlarda Tesettür” kitabından dolayı ibret-i alem için asılarak infaz ediliyordu.
İskilipli alim Muhammed Atıf, Babaeski müftüsü Ali Rıza Efendi, Şalcı Şöhret Bacı, Erzurum, Rize, Maraş, Diyarbakır, Kayseri, Sivas ve Giresun'da salben infaz edilen masumlar gibi Ankaralı İbrahim Edhem de kendisinden sonra gelen nesillere kul hakkı bırakarak aramızdan ayrılıp gitmişti. İbrahim Edhem Türkiye'de Erken Dönem Ergenekon'un konuştuğu ve yazdıkları yüzünden canına kıyılan ilk şehitlerdendi.

Ankara'da 1903 yılında zengin ve tanınmış bir aileden, Gençoğullarından Dedezade Hüseyin Efendinin oğludur. Babasının teşvikleriyle çocukluğundan itibaren Kur'an eğitimine başladı. Hafızlığı tamamladı.Rüştiyeyi bitirdi. Medreselerde dini ilimler okudu. İcazet alarak vaiz oldu.

Ankara Lisesi(İdadisi) son sınıftayken Kurtuluş Savaşı başladı. Dini ve Milli heyecan içinde Ankaradan Anadolu'ya doğru yola çıktı. Uğradığı her şehirde verdiği vaazlarla Müslüman halkı uyarmaya ve cepheye koşmaya veya cephedekilere yardıma çağırdı.
Yirmi bir yaşındaydı, gençti, yakışıklıydı çıktığı kürsünün hakkını veren güçlü ve heyecanlı bir hatipti. Sultan Ahmet-Ayasofya –Süleymaniye gibi büyük camilerde konuşarak kurtuluş savaşı için halkı uyaran ve aydınlatan hararetli konuşmalarıyla adından bahsedilmeye başlandı. Beyazıt camiinde verdiği vaazlardan sonra İzmir'e gitti. Dini ağırlıklı telkinlerle halkı Kuvayı Milliye'ye yardıma teşvik eden konuşmalar yaptı.
Camilerde verdiği vaazları ve yaptığı konuşmaları halkın Ankara Meclisinden istek ve beklentilerini kamuoyuna mal etmek üzere küçük hacimli bir de kitapçık hazırladı.

“Hayat-ı Beşer ve İslamiyet'te Ahlak ve Kadınlarda Tesettür” kitabı İstanbul'da Matbaayı Osmani'de beş bin adet basıldı. Bu baskı için İbrahim Edhem cebinden elli lira harcadı. Bu kitap piyasaya çıkıp okuyucuya ulaştıktan sonra, İbrahim Edhem'in basını eleştirdiği, içki yasağına destek verdiği ve içki yasağı kanununa destek veren İzmir müftüsü Hoca Rahmetullah Efendinin yayınladığı beyannamelere imza atıp katkıda bulunan İbrahim Edhem İstanbul basınının toplu saldırısına uğradı. Başta resmi ideolojinin organı olan Hakimiyet-i Milliye, Akşam, Tanin, Cumhuriyet, Karagöz, Yeni Mecmua ve Resmi Gazete'nin tepkileri ağır oldu.

Toplatılan ve yazarını tutuklayan kitap

29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyetin ilanından 26 gün sonra İbrahim Edhem tutuklandı. Yani 23 Kasım 1923 günü Beyazıt camiinde kürsüde verdiği vaaz sırasında yaptığı konuşmanın “halkı tahrik edici” olduğu ihbarı üzerine İbrahim Edhem, ikindin namazından sonra vaaz verdiği caminin kapısında tutuklandı.
Karakolda ilk ifadesi alındıktan sonra Sultanahmet hapishanesine gönderildi. Kırk beş gün cezaevinde hakim karşısına çıkarılacağı günü bekledi. Bu zaman içinde İstanbul İstiklal Mahkemesi evrak üzerinden hazırlığını tamamladı ve on Ocak 1924 günü İbrahim Edhem ilk duruşmasında hakim karşısına çıkarıldı. Aynı ay içinde yapılan üçüncü duruşmada bir yıl hapse mahkum edildi.
Reisi ve Mahkeme heyeti Hukuk adamı olmayıp, asker kökenli, tek partiye bağlı millet vekilleriydi. Reis verilen karar metnini ön tarafta oturan zabıt katibine uzattı. Sanık sandalyesinde bekleyen Hafız İbrahim Edhem Efendiye hitaben:
-Kararı okuyoruz. Ayağa kalk ve dinle!
-“Milletin san'at alanında, irfan ve iktisat sahasındaki kabiliyetlerinin gelişmesine mani ve İslamın esaslarına da aykırı ve tehlikeli bir zihniyet taşıyorsunuz.
İşlemiş olduğunuz suça nazaran cezanızın daha çok olması gerekebilirdi. Yalnız yaşınızın küçük olması ve ıslah-ı nefs edeceğiniz hususunda Hakimler Kurulunda bir kanaat oluşması cezanızı sadece bir sene hapisle sonuçlandırdı.
Cenab-ı Haktan dileğimiz salah-ı hal etmekliğinize matuftur!”
Hakimler topluca ayağa kalkıp salonu terk ederken İbrahim Edhem bağırarak:
- Reis Bey, bir-iki kelime lütfen! Lütfen dinleyin, bir-iki kelime!
Hakimler Hey'eti hiç Onu duymadan ve umursamadan Mahkeme salonundan dışarıya çıktılar.
Bu cezanın kendisine reva olmadığına inanan İbrahim Edhem, halen dinleyici sıralarında oturanlara doğru feryat etti.
-Ey Millet, İstanbul ile İzmir arasında ne fark var?
Bunlar iki ayrı ülkenin iki ayrı şehri mi?
Yazdığım kitabın dağıtıldığı İzmir'de hiçbir takibata maruz kalmadı. Nasıl oluyor da İstanbul'da takip ediliyor ve cezaya çarpılıyorum. Hukuk-Adalet bunun neresinde?
Sözlerine devam ediyordu ki, görevli polisler onu omzundan itelediler:
-Yeter, yeter! Yürü hoca, haydi yeter! Diyerek konuşmasını kestiler. İbrahim Edhem çaresiz sustu, bileğindeki kelepçelerle Sultanahmet cezaevinin yolunu tuttular.

Milat Gazetesi



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal...

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye d...