M. Kemal'i neden red ediyoruz?
M. Kemal'i red etmemizin sebebi onun içki içmesi veya zina
yapması değildir. O ve onun dine uygun olmayan
fiillerine iştirak edenler, kendilerine zulmetmişlerdir.
Gizli yaptıkları sürece burası bizleri ilgilendirmez. Allah
(celle celaluhu) ile aralarında olan bir meseledir.
Bizim M. Kemal'i red etmemizin nedeni, müslümanlara yaptığı
zulümdür...
Kuran'da müslümanların hangi kanunlar ile yönetileceği
Cenab-ı Hakk tarafından bildirilmiştir ve bu kanunlar
ile hükmetmeyenlerin kafir olduğu beyan edilmiştir... M.
Kemal'in Rabbimizin emirlerini uygulamadan
çıkarması, ona itaat etmememizi ve onu red etmemizi
gerektiriyor. Bunu keyfimizden yaptığımız söylenemez.
Kuran emrettiği için onu red ediyoruz.
Öte yandan dinimize hakaret etmesi, Kuran için; "Gökten
indiği sanılan kitapların dogmaları..." demesi ve
daha birçok benzer sözleri de, M. Kemal'i red etmemizin
başlıca sebeplerindendir.
Resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimiz şöyle
buyurdu:
"Dinleyin ve itaat edin! Üzerinize tâyin olunan
vâli/yönetici, başı siyah kuru üzüm gibi Habeş'li bir köle olsa
bile, sizin aranızda **Allah'ın kitabını** uyguladığı
müddetçe dinleyin ve itaat edin."
(Buhârî, Ahkâm 4; Müslim, İmâre 37; Nesâî, Bey’at 27)
**
Resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimiz şöyle
buyurdu:
"Dikkat edin İslam bir dairedir. Döndüğü müddetçe siz
de kitapla(Kuran/Sünnet) beraber o dairenin içinde
dönünüz. Dikkat edin, **kitap ile sultanlık (din ve devlet
işleri)** birbirinden ayrılacak. Dikkat edin, onlar
(bizden olmayanlar olsa gerek) sizin başınıza emir (idareci)
olacak.** Sizin aleyhinize olan, kendilerinin
lehine olan şekilde hükmedecekler. Eğer onları
**dinlemezseniz sizi öldürecekler, itaat ederseniz sizi
sapıtacaklar.** Onlara karşı Meryem oğlu İsa
(aleyhisselam)'ın arkadaşlarının davrandığı gibi davranın. Onlar
ki testerelerle biçildiler, çarmıha gerildiler ama yine de
davalarından vazgeçmediler. **Allah'a itaat ederek
ölüm, Allah'a isyan ederek yaşamaktan daha
hayırlıdır."**
(Hadis alimlerinden İmam Taberani Mu'cemu'l Kebir, Mu'cemu's
Sağir ve Şamiin isimli eserlerinde rivayet
etti.)
**
Birkaç tane de Ayet-i kerime zikredelim:
Araf Suresi
3 - "(Ey insanlar) Rabbinizden, size indirilene uyun ve
O'ndan başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt
alıyorsunuz!"
**
Casiye Suresi
18 - "Sonra (Ey Rasulüm) seni din hususunda apaçık bir
şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ
ve heveslerine uyma."
**
Şûra Suresi
21 - "Yoksa Allah'ın izin vermediği bir şeyi, dinde
onlara şeriat kılacak ortakları mı var? Şayet kesin söz
bulunmayacak olsaydı; aralarında derhal hüküm verilirdi.
Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır."
**
Al-i Imran Suresi
23 - "Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin
mi? Aralarında Allah'ın Kitabı hükmetsin diye
çağrılıyorlar da onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar
işte böyle arka dönenlerdir."
**********
Zikrettiğimiz bu Ayet-i kerimelerden ve Hadis-i şeriflerden
de anlaşılacağı gibi, Kuran'da yer alan kanunlar ile
hükmedilmesi Allah-u Teala tarafından emredilmiştir. Mevzu
bu denli açık ortadayken buna karşı çıkmak bir
müslümanın yapacağı iş değildir. Bunu yapanlar ya
sahtekardır, ya da gafildir.
Maide Suresi'nin 44'üncü Ayetinde, Allah'ın (celle celaluhu)
indirdikleri ile hükmetmeyenlerin durumu şöyle
bildiriliyor:
"(...) İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi
az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle
hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir."
Allah'ın (azze ve celle) emirlerine uyduğumuzdan dolayı hiç
kimsenin bizi suçlamaya hakkı yoktur.
Bir takım insanlar ise; "ama o bizi kurtardı, bu yüzden
seviyoruz" diyorlar. Kimi sevip kimi sevmeyeceğimiz de
Kuran'da bildirilmiştir:
Mümtehine Suresi
1 - "Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de
düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen
gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan
dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları
halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda
savaşmak ve benim rızamı kazanmak için
çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben
sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi
bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış
olur."
**
Mücadele Suresi
22 - "Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin,
babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa
Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini
görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine
iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir.
Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere
sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı
olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar
Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki,
kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir."
**********
Kaldı ki, bizi ne M. Kemal kurtarmıştır ve ne de kurtarılmış
birşey var. Aksine, birçok şeyi kaybetmişiz.
Örneğin Islam'ın öngördüğü Hilafet makamını, Rabbimizin
emrettiği Şeriat'ı, yazımızı, kültürümüzü, tarihimizi,
bize ait olan ve Lozan'da düşmanlarımıza bırakılan eski
topraklarımızı, Ezan'ı (ki Adnan Menderes yine
okunmasını sağlamıştır) vs.
Türkiye'de çoğunluğun mezhep Imamı olan, Imam-ı Azam Ebu
Hanife (radıyallahu anh) Şeriat hakkında
şöyle der:
Bir kimse: "Gel beraber gidip Şeriat'a danışalım"
derse öteki kişi de “Gitmem,” derse kâfir olur. Çünkü Şeriat'ı
reddetmiş oluyor.
Yine bir kimse: "Şeriat ve benzeri müesseselerin bana
bir faydası yoktur, bana şeriatın hükmü geçmez,"
derse kâfir olur.
"El-Muhît" adlı kitapta yazıldığına göre, bir
kimsenin yanında Şeriat'tan bahsedilse ve bilerek bu söze karşı
gelirse, yahut hakaret için çirkin bir ses çıkarsa, yahut bu
Şeriat kötüdür, derse kâfir olur."
(Fıkh-ı Ekber Şerhi - Aliyyül Kari (rh.a) Şerh etmiştir.)
Rabbim bu paylaşımı faydalı kılsın.
NOT: Ayetlerden neyin kastedildiğini daha iyi anlayabilmek
için Ehl-i Sünnet alimlerinin tefsirlerine
bakılmalıdır. Örneğin Elmalılı Hamdi Yazır, Ömer Nasuhi
Bilmen veya Imam Kurtubi'nin tefsirlerine bakılabilir.
Bazı küfürbaz kemalistler, "ülkeyi kaosa sürüklemek ve
Türkiye'yi yıkmak istiyorsunuz" diyorlar... Sanki
Rusya'da komünizm bitince Devlet yıkıldı. Tam aksine, süper
güç oldular.
Devlet; halkın siyaset aynasındaki görüntüsüdür. Halkın
inancına, adetine, an'anesine, kitabına aykırı bir
devlet, halkın devleti değildir...
Peki nedir?
Halktan olmayan ancak halkın inancına aykırı kanunlar
dayatan bir çetedir. Yani, bizim amacımız devleti
yıkmak değil, halkın aynasındaki görüntü olması gereken
devleti; zorla, cebren, zulüm ile kendi ilkelerine
Yorumlar