Bölge ülkeleri arasındaki para-siyaset ilişkisi "Orta Doğu’nun gelecekte kara parayla idare edilen bir mafya devleti olacağını Gösteriyor.
Bölgenin, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından bu yana daha önce hiç olmadığı kadar bütünleşti, birleştirici gücün ise "para" olduğunu belli Suudi Arabistan'ın Pakistan'a "3 milyar dolar verdiğini" hatırliyarak başlıyalim.
Pakistanlı gazetecilere yapılan açıklamalarda bu para için, "liderler arasındaki kişisel ilişkilerden doğan Suudilerin cömert bir jesti" dense de bu adımla beraber daha önce Esad rejiminin yanında yer alan Pakistan'ın da "Suriye’de geçiş hükümetini" gündemine aldığını biliniyor.
Buna göre, bu para transferinden sonra Pakistan'da, hükümetin Suudi Arabistan'a uçak savar ve tank savar füzeleri temin etmeyi kabul ettiği konuşulmaya başlandı.
Bu mühimmatın sertifikasında belirtilen "yalnızca Suudi topraklarında kullanılabileceği" uyarısının aksine, tüm füzelerin Suriye'de Esad yönetimini devirmek için mücadele eden Selefi gruplara gönderilmek üzere tedarik edildiği belli.
Suudi Arabistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerin, Suriye krizinde diğer ülkelerin tuttuğu saflarda değişikliğe neden olabileceğine dikkat edelim, ABD'nin artık Suriyeli muhaliflere Libya üzerinden silah temin etmeyeceğini ve Irak ile Suudi Arabistan'la ilişkileri gerilen Katar'ın da artık Şii gruplara mesafeli durmayacagi belli oluyor.
Pakistanlı gazeteci Najam Sethi'nin görüşlerine gore, ordusunda daha çok Pakistanlı paralı askere ihtiyaç duyan ve Suudi Selefilere yakınlaşan Bahreyn'in de Pakistan'a yatırım yapmaya hazırlandığını anlasiliyor.
Irak hükümeti de yolsuzluğa bulaştı
ABD'nin sivil toplum kuruluşları ve savaş beyleri aracılığıyla mali destekte bulunduğu Afganistan'da da hükümetin yolsuzluk sarmalında olduğunu, Irak hükümetinin de petrol gelirleri üzerinden mafya türü bağlarla yolsuzluğa bulaştı.
Bölgedeki ilişkiler ve Suriye'deki savaşla ilgili durum:
"Suriye'deki 'iç savaş', mali olarak Katar, Suudi Arabistan, Libya, Moskova, Tahran ve işlerine yaracağı durumlarda Amerikalılar tarafından destekleniyor. Savaş meydanlarındaki kayıplara, savaş suçlarına, sarin ve misket bombalarına öylesine takılıp kalmışız ki, Suriye'deki katliamların, 1976-1990'da Lübnan’da olduğu gibi, yabancıların yüklü miktarlardaki nakit paralarıyla mali olarak desteklendiği gerçeğini göremiyoruz."
Mısır'da da Müslüman Kardeşleri darbeyle deviren "yardımsever, biraz da despot olan ordunun, ülkeyi İslamcıların elinden kurtardığı" ve Genelkurmay Başkanı Sisi'nin "demokratik geçiş hükümeti" kurarak ülkeyi "son dakikada" refaha kavuşturduğu algısının yaratıldığını belirtiyor fakat bu algının arkasında ordunun mali çıkarlarının yattığı gizlenmiyor.
"Mısır'da gerçek karşı devrim, Mursi’nin devrilmesi değil, ama ardından gelendi: ordunun geniş çaplı mali çıkarlarını yeniden tesis etmesi, alışveriş merkezleri, gayrimenkuller ve bankacılık."
Bu adımlarla, ülkenin askeri elitlerine de milyarca dolar aktığını belirtiyor.
Ortadoğu'daki siyaset-para ilişkisi, gelecekte bölge ülkelerinin tek tek halifeliğin hüküm sürdüğü saldırgan devletler olmak yerine, "Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana ilk defa bu kadar bütünleşmiş, uluslararası tek bir yapıya dönüşeceğini" ve "kara parayla idare edilen bu yeni dünyanın 'bir mafya devleti' olacağını" anlasiliyor.
Yorumlar