Kalleş Yıllar 1916′da haklarında toplumun gozunu boyamak uzere ”Serbestliklerini vermek” notunu düştüğü ”kadın” oyunun son perdesinde sahneye itelenir.
Tek bir ”Selamun Aleyküm”e bile tahammül edilmeyip,yerine ”günaydın” ın getirildiği;”Adab...-ı Muaşeret kitabı ile bir asri işaretin reklamının edildiği sırada,kadınlar yavaş yavaş ”asri hayat”a ısındırılır.
Balolar,”güzel bacak” müsabakaları,güzellik yarışmaları,açılıp saçılmalar birbiri ardınca gelir.
Daha Eylül 1925′te ”güzel bacak müsabakası” başlar.Aynı sıralar,kızlı-erkekli dans yarışmalarının başladığı tarihlerdir de.1931′e gelindiğinde ise,güzellik yarışmaları sıraya girer.İlginçtir,ilk ”kraliçe” aynı zamanda bir Kemalizm öğretmenidir.
İkinci ”güzel” dünya güzeli seçilince,M.Kemal,bunu ”ırkının tabii güzelliği”ne bağlar ve pek memnun olur.Keriman Halis’in Ata’sına çektiği telgrafa bakılırsa,işin aslı başkadır;”Bu muvaffakiyetin,sizin memleket kadınlığına telkin ettiğiniz fikirler eseridir”
O yıllar mesela 13-14 İkinci Kanun 1931 tarihli Karagöz örneğinde olduğu gibi bugünün ”Muzır Neşriyat Kanunu”na göre suç teşkil eden resimlerin rahatça basılabildiği ve de satıldığı devirlerdir.
Afrodit kabilinden erotik romanlar da yayınlanma fırsatı bulur.İlk balo ise,Ankara Türk Ocağı’nda yapılan tayyare balosu olur.”Gazi ve İsmet Paşalar”da katılırlar.Akabinde,her şehirdeki devlet erkanına birer balo vacip olur.
Tiyatrolar sözde ve giyimde müstehcenliği ihmal etmezken,Şehzadebaşı’ndaki”Milli Sinema” kabilinden sinemalar ”Kadın ve Erkek Vücud Güzelliği,Çalgınlar Revüsü” gibi filmler gösterirler.
O günkü adıyla,”deniz hamamı” olan plajlar da bir hayli teşvik görürler.
Sonuç,ağzından salyalar akan bir ”muharrir”in satırlarına ”Kadınların açıklığı günden güne aldı yürüdü.Şimdi doya doya güzel kadın vücudu seyrediliyor.”diye akseder.
”Artık bacak göstermenin ayıbı mı kaldı yahu?Kısa etekler,hepsini kabak gibi meydana koydu.Şöyle bir çarşıyı pazarı dolaşın,istediğiniz kadar bacak seyredin.”
Bunlar olurken;böylelikle erkekler kadınların esiri,kadınlar esirlerinin esiri haline gelir;iki halde de olan ”insan” olan insanlara olurken,”tesettür”e dair yapılanlar da dikkat çeker.
Okullarda tesettürle okumak da,devlet dairelerinde mesture olarak çalışmak da yasaklanır.
Hemen her ”Devrim muhafızı”,tesettüre saldırmayı bir vazife sayar.
Bediüzzaman Said Nursi,hayatının tek mahkumiyetini,ilginçtir,”Tesettür Risalesi”yüzünden alır.
Bir diğer mevkufiyetinin gerekçesi ise,kainata görünen her bir eserin nasıl Yaratıcısını bildirdiğinin tahlilini sunan;”Kainattan Halıkını soran bir seyyahın müşehedatını”olan Ayetül Kübra”dır
Kaynak:Kertenkele Çukuru-Metin Karabaşoğlu
Yorumlar