Kurtuluş Barış ve Ancak İslamla Olur
Barış ve kurtuluş ancak islamla olur. Bu memlekette laikçilik ve şu mahut ve malum resmi ideoloji ile iç barış olmaz, sosyal mutabakat olmaz.
Barış ancak İslamla olur. Her İslam ile de olmaz, gerçek İslamla, Osmanlı'nın kuruluş ve yücelme devrindeki İslam uygulaması ile olur.
İslamcılıkla, reformculukla, BOP İslamıyla, Fazlu rahmancılıkla da olmaz. Bu dediklerimi Sabataycılar, Pakraduniler, Kripto Yahudiler ve Kripto Haçlılar anlamaz, idrak ve kabul etmez. Dıştan Türk görünen bir Kripto, New York’ta on beş yirmi yıl önce bir arkadaşına ne demişti? “Biz Yahudiler yirminci asırda iki Yahudi devleti kurduk…"
İslamcılıkla, reformculukla, BOP İslamıyla, Fazlu rahmancılıkla da olmaz. Bu dediklerimi Sabataycılar, Pakraduniler, Kripto Yahudiler ve Kripto Haçlılar anlamaz, idrak ve kabul etmez. Dıştan Türk görünen bir Kripto, New York’ta on beş yirmi yıl önce bir arkadaşına ne demişti? “Biz Yahudiler yirminci asırda iki Yahudi devleti kurduk…"
Türkiyemizde açık ve çoğulcu bir rejim var ama bu rejim şeffaf mıdır? Halk olup bitenlerin iç yüzünü biliyor mu? Birileri şöyle bir macun yapmışlar, halka yutturuyorlar: Kur’an okunurken, aynı zamanda ilahiler, neyler, bendirler çalıyor… Mehmed Akif, Yunus Emre… Camilerden gürül gürül ezanlar okunuyor…
Eğitim Öğretim
Okullarda aldatmaca zorunlu din dersleri… Başında tam sayfa Paşa’nın portresi ve Gençliğe Hitabesi bulunan besmelesiz din dersi kitapları…
Yer gök İslamcılık şarkılarıyla inliyor, tam bir kakafoni… Zina bina, riba ve haram yeme, lüks israf almış başını gidiyor…
Zina suç bile değil artık… Düşük faize fetva da verildi…
Türkiye'de sayıları iki binin altına düşmüş Ortodoks Rumların haşmetli bir Ekümenik Patrikleri var ama on milyonlarca Müslümanın bir Halifesi veya Emiri yok… İsrail'den, ABD’den, AB’den gelen emir ve direktifler doğrultusunda Türkiye Müslümanları protestanlaştırılmış, irili ufaklı, birbirinden kopuk belki de binlerce fraksiyona ayrılmış…
İslamı yüceltecek İslam Medreseleri ve Tasavvuf Tekkeleri hala kapalı tutuluyor…İşte size bir İslamcılık macunu. Bunu yutan zom oluyor. Yahu soruyorum? Nereden çıktı şu Nevruz bayramı? Birtakım Müslümanlar bu bayramı kutluyor ateşlerin üzerinden atlayarak. Düşmeye görsünler yanarlar cayır cayır. Ateş yakar. Din, iman tehlikedeyken barış olmaz. Şeriat elden gitmiş, sen barıştan, kardeşlikten bahsediyorsun, sen de hiç akıl yok mudur?
Kitabullahın yap dediklerini yapmış, yapma dediklerini yapmamış olsalardı.
Norveçlilerin, İsveçlilerin, Almanların dünya işlerine karışmam ama Türkiyelilerin İslam ahkamı ve sistemi dışında dünyalarını mamur edemeyeceklerini çok iyi bilirim. Türkiye'deki fitne ve fesadın, fısk ve fücurun, nifak ve şikakın, isyan ve tuğyanın baş sorumlusu gafil Sünnilerdir. Onlar Kuran'a hakkıyla sarılsaydı, başta birlik olma emrini tutup parçalanmışlıktan ve bölünmekten uzak dursalardı… Kitabullahın yap dediklerini yapmış, yapma dediklerini yapmamış olsalardı. Peygamber aleyhissalatü vesselamın sünnetine sımsıkı yapışmış olsalardı. İmandan sonra ikinci ana emir olan beş vakit namazı dosdoğru kılsalardı. Bilhassa sabah namazlarında camileri doldurmuş olsalardı. İslami kesimde bir ilmihal eğitimi seferberliği açılmış ve her mü’min ve mü’mine bilgilendirilmiş, uyarılmış, aydınlatılmış olsaydı. Orta halli ve zengin Müslüman aileler kabiliyetli çocuklarının bir kısmını subay, öğretmen ve din hizmetkarı yetiştirmiş olsaydı. Birlik halindeki Müslümanlar emr bi’l-mâruf ve nehy ‘ani’münker yapmış olsalardı. Ülkede bir kötülük görüldüğü zaman milyonlarca Müslüman ve onların kurumları protesto etmiş olsaydı. Müslümanlar yazılı, medeni şehir kültürüne sahip olsaydı. Cuma ezanı okunduğu zaman Müslümanlar iş yerlerini, bürolarını, lokantalarını ve sair iş yerlerini kapatıp camilere seğirtip, ehil imamların ardında Allahı zikr etmiş olsalardı. Müslümanlar, Tevhidi eğitim verecek ve (Sultan Abdülhamid zamanında Galatasaray Lisesinde olduğu gibi) bütün öğrencilerinin (bir eksiksiz) beş vakit namazı okul imamının ardında cemaatle kılacakları gerçek İslam Mektepleri açmış olsalardı. Türk, Kürt, Arnavut, Çerkez, Gürcü, Boşnak, Pomak, Tatar, Fellah bütün Müslümanlar İslam kardeşliği potasında erimiş olsalardı. Bugün görülen bunca pislik, günah, azgınlık, tefrika, parçalanmışlık, zillet, esaret, rezillik, zebunluk olmayacaktı.
Küfürle, kafirlerle, münafıklarla, Kriptolarla işbirliği yapan Müslümanlara yazıklar olsun! Güneş henüz batıdan doğmamıştır ve tevbe edip doğru yola girip kurtulmak ümidi ve şansı vardır. Kurtuluşun birinci şartı bütün Müslümanların, bütün cemaatlerin, bütün parça ve grupların İman, İslam, Kur’an, Sünnet ve Şeriat etrafından birleşmeleridir.
Hepsi bir araya gelerek ehliyetli bir İmam, Emir seçip ona biat ve itaat edeceklerdir. Kur’anın işleri şura=danışma ile çözme ilkesine uyularak ehliyetli, liyakatli, erdemli, geniş ufuklu, alim, arif, fazıl, aqil, muhlis, müstakim, mürüvvetli üyelerden oluşan bir Şura Meclisi kurulacaktır.
Şu rezilliğe artık son verilmelidir: Yaklasan mubarek Ramazanda içkili lüks günah otellerinde ihtişamlı iftar ziyafetlerine patrikler, monsenyörler, papazlar, pastörler, zangoçlar davet edilecek ve muhabbet içinde yenilip içilecek ama yılda bir kez bile çeşitli cemaat, tarikat, vakıf, dernek, grup başkanları ve hocaları bir araya gelemeyecek…
Müslüman kardeşlerim!.. Biz bugünkü kötü halimizi sürdürürsek ne barış olur, ne gerçek açılım, ne de selamet. Bunu aklımıza iyice koyalım. Benim cemaatim seninkinden büyüktür, benim hocam seninkinden ulu ve muhteremdir edebiyatı bizi yüceltmez, aksine alçaltır. Manzara ortadadır bir iki gunluk gazete okuyan tv seyreden bunu anlayabilir bunun icin alim olmaya gerek yoktur.
Yorumlar