Bunların derdi ne Dershaneler mi 17 Aralık mı
Ne kadar abes bir tartışma: “11 yıldır tanıyamadığınız Gülen hareketini, şimdi mi tanıdınız?”
Veya tam karşı cepheden dile getirilen, aynı itirazın değişik versiyonu: “Şimdiye kadar övdüğünüz AK Parti iktidarını, şimdi birden bire niye yerden yere vuruyorsunuz?”
Bu iki söylemin de altını dolduracak, o kadar bol malzeme var ki..
Çok eski yıllara gitmeye gerek yok..
Fetullah Gülen’in, daha Ekim ayı sonunda, rahatsızlığı sebebi ile kendisine geçmiş olsun dileğinde bulunanlar için yayınlattığı “teşekkür”de söyledikleri..
“Ortada iki ayrı grup var.. Bunlar birbirine hasım insanlar.. Birbiri ile kavgalı, hatta düşman haline gelmiş yapılanmalar..”
Aynı şekilde..
O günlerde. Başbakan’ın, Fetullah Gülen’e yönelik sözlerini dinlediğinizde,“Kısa süre sonra, bu insanlarla kavgalı hale gelebileceği”ni tahmin edebilir miydiniz?
Mümkün değil..
Her iki tarafın da, birbirleri lehine yaptıkları konuşmalar, hepimize çok doğal, çok tabii geliyordu..
Dolayısı ile..
Kimse “Ama 4 ay önce bak sen ne diyordun. Hocamızı nasıl övüyordun”diyerek karşı tarafı susturacağını sanmasın..
Çünkü aynısını, karşı taraf da size söyleyebilir: “4 ay önce bakın sizin Hocanız, Başbakanımızı nasıl övüyordu!”
O zaman sorunu çözmek için..
İplerin koparıldığı olayı tespit etmemiz lazım..
Hem o olayı tespit etmemiz lazım..
Hem de “birbirine gülücükler yollayan iki grubun düşman haline gelmesine sebep olan tarafı/atağı” belirlememiz lazım..
Olay, “dershaneler” mi?
“Dershanelerin kapatılmak istenmesi” mi?
Öyle gibi görünüyor.. Gösterilmek isteniyor..
Ve dolayısı ile, kavgada ilk hamlenin AK Parti’den geldiği izlenimi doğuyor..
Olayın biraz arka planını irdelediğinizde ise..
Dershanelerin kapatılması ile ilgili vaadin, AK Parti’nin kuruluşundan bu yana yapılageldiğini..
Seçmene verilen taahhüdün hayata geçirilmesi için atakta bulunulduğunu..
Özellikle de, dershanelerin kapanmasında tek muhatabın Gülen grubu olmadığı, onların sadece % 25 paya sahip oldukları, gerçeği karşısında..
AK Parti’nin, Gülen grubuna yönelik kasti bir hamlesinden bahsedebilmek, hayli zor.
Kaldı ki.. Dershaneler kapatılırken, özel okula dönüşmeden tutun, akademik liseye kadar onlarca alternatif çözüm teklif edildi.
Dershanelerin kapatılma sürecine girilmesinin, Gülen grubunu kızdıran bir gelişme (haklı olmasalar da) olduğunu söyleyebiliriz ama.. Sadece kızdıran bir atak..
Hepsi o kadar..
Tümü ile Gülen grubuna yönelik bir atak olmamasının.. Esnek tekliflerle ve zamana yayılan çözüm önerilerinin varlığının altını çizip..
Buraya bir nokta koyalım..
Bir de karşı cenah açısından olaya bakalım..
Tartışmanın başlangıcını, 17 Aralık karanlık operasyonuna bağlayanların penceresinden bakalım...
İşte tam bu noktada.. Dershane konusundaki yaklaşımın tam aksine.. Neesneklik görüyoruz. Ne alternatif bir teklif.. Ne zamana yayılan bir süreç..
Olduğundan çok çok abartılı..
Direkt devirmeye yönelik..
Anında götürmeyi amaçlayan bir hamle söz konusu..
Dershanede, tüm grupların okula dönüşmesi teklif ediliyor.
17 Aralık’taki karşı atağın hedefinde ise, tüm siyasi partiler değil, sadece AK parti hedefte. Hatta sadece Başbakan hedefte...
Dershanelerde, hükümetin esnek ve farklı teklifleri var..
17 Aralık operasyonunda ise, acımasızca, gaddarca, haince bir saldırı var..
Dershanelerde, zamana yayılan bir süreç var.. 10 senedir beklenmiş. Şimdi de “1-2 yıl içinde süreç tamamlansın” deniyor.
17 Aralık karşı atağında ise, ansızın geliştirilmiş, hatta hızlandırılmış, üç ayrı tarihte yapılması gereken operasyonun birleştirildiği bir hinoğluhinlik var!
Dershane tartışmasında, farklı teklifler dinleniyor. “Ne yapabiliriz”in arayışı yapılıyor..
17 Aralık hıyanetinde ise, “Ben vurdum mu, deviririm. Kimse benim önümde duramaz” mantığı ile hareket ediliyor..
Sonuçta, herkes kendi penceresinden olaya bakacaktır..
Ama objektif göz, “dershane” ile “17 Aralık operasyonu” arasındaki farkları rahatlıkla görecektir..
Ali Karahasanoğlu
Yorumlar