Ana içeriğe atla

İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? (75:36)

SIVIDAN YARATILIŞ   " MENİ BİR KARIŞIMDIR "

Gerçekten de insanı karışımlı bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bu yüzden onu işiten ve gören yaptık.(76:2)

Mikroskobun icadı ve geliştirilmesi sayesinde insan vücudundaki birçok organın ve birçok maddenin detaylı analizinin yapılabilmesi mümkün oldu. Bu analizler sayesinde meninin, birçok ayrı merkezde üretilen ayrı maddelerin karışımı olduğu anlaşıldı. Meni; sperm kanallarından, seminal keseciklerden, prostat bezinden, idrar yollarına bağlı cooper ve mery bezleri gibi salgı bezlerinden salgılanan maddelerin bir birleşimidir. Meni diye adlandırdığımız sıvının detaylı analizi yapılırsa bu sıvının; sitrik asit, prostoglondinler, flavinler, askorbik asit, ergotionein, fruktoz, fosforilkolin, kolesterol, fosfolipidler, fibrinolizin, çinko, asit fosfataz, fosfaz, hiyolurinadaz ve spermler gibi birçok ayrı bileşenden oluştuğu görülür.


Sadece bir sperm kanalını veya bir prostat bezini ele alsak bile bunların mükemmel yaratılışlarını yüzlerce sayfaya sığdıramayız.



Bedenimiz en mükemmel, en güzel ve en karmaşık yaratılışlarından biridir. Bedenimiz sayesinde görürüz, işitiriz, üreriz; bu bedenin becerileri sayesinde makinalar, bilgisayarlar, köprüler, uçaklar yapar, resimler, heykeller, müzikler üretiriz. Bedenimizin yaratılışının ilk aşamalarından biri, karışım olan meninin, karışımındaki ham maddelerin yaratılmasıdır. Daha sonra karışım olan menideki spermler, dişi hücreyle birleşerek bir karışım daha oluşturacaklar, bu karışım insanın yaratılışında yeni bir adım olacaktır.

Sırf bir sperm kanalını veya bir prostat bezini ele alsak bile bunların mükemmel yaratılışlarını yüzlerce sayfaya sığdıramayız. Yaratıcımız, bizi “karışımlı” bir sıvıdan yaratmış ve gönderdiği kitabında buna dikkat çekmiştir. Bizim bu “karışımı” incelememiz ve bu “karışımın” nasıl, nerelerde oluştuğuna dair araştırmalar yapmamız, Allah’ın vücudumuzu mükemmel yaratışına hayranlığımızın artmasına bir kez daha sebep olacaktır.




Bu karışımlı suyla başlayan maceramızda bir gün, görmek ve işitmek gibi olağanüstü komplekslikte ve mükemmellikte özelliklere sahip oluyoruz. Başlangıçta birkaç bilinçsiz damla iken, sonra görmek ve işitmek gibi özelliklere sahip olmamız kelimelere sığdırılamayacak güzelliktedir. Aklını kullanan hiçbir insan, kendi mükemmel yaratılışını bu “karışımlı” sıvının marifetlerine veya şuursuz, kör, tesadüfen oluşumlara bırakmaz. Açıkça bellidir ki, tüm bu oluşumları Yaratan, Kuran’ın söylediği gibi kudreti sonsuz, ilmi sonsuz, bilinçli, mükemmel bir Yaratıcıdır.


AZ BİR SIVIDAN YARATILIŞ
İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor?(75:36)
Kendisi dökülmüş menide bir damla değil miydi?
(75:37)



Kuran, insanı bu kadar mükemmel yaratan Allah’ın, insanı yaratıp da başıboş bırakmasının mümkün olmadığını söylemektedir. Bunu ifade eden 36. ayetten hemen sonra 37. ayette, başlangıçta insanın meninin içindeki bir damla olduğu ifade edilmektedir. Bu ayette de Peygamberimiz’in döneminde ulaşılması imkansız bir bilgiye rastlıyoruz. 37. ayette “meni” ile bir damla diye tercüme ettiğimiz “nutfe” kelimesi ayrılmıştır. “Nutfe” kelimesi, bir kova boşaltılınca dibinde kalan sıvıyı ifade için de kullanılır. Bu kelime insanın meninin hepsinden değil, meninin içindeki bir parçadan yaratıldığını gösterir.




Bir boşalmada açığa çıkan meni, içindeki birçok maddeyle beraber 100 milyon ile 200 milyon arası sperm barındırır. Dişi yumurtayı ise bu yüz milyonlarla ifade edilen spermlerden sadece ve sadece bir tanesi döller. Yani insanı oluşturacak olan zigot, meninin tamamından değil, ancak ayetin de işaret ettiği gibi küçük bir parçasından oluşmaktadır.




Meninin içindeki spermler başa, boyuna, orta bölüme ve uzunca bir kuyruğa sahiptirler. Yüz milyonlarca sperm, erkek cinsel organından çıktıktan sonra kuyruğu ile yüzerek kadın yumurtasına doğru yönelir. Kadın cinsel organındaki bu yüzüşün mesafesi spermin mikronlarla (1 mikron metrenin milyonda biridir) ölçülen boyuna göre çok çok uzun bir mesafedir. Bu mesafe insan boyuna göre kilometrelerce yüzmeye eştir. Bu uzun yolculukta birçok sperm ölür ve az sayıda sperm yumurtaya ulaşır. Yumurtanın etrafını çeviren spermlerden sadece biri içeri girer ve yumurta diğer spermlerin girişine kapanır. İşte insanın genetik bilgisinin yarısı bu tek spermin 5 mikron büyüklüğündeki başına sığdırılmıştır. Diğer genetik kod ise spermin vardığı yumurtanın içinde, annenin bedeninde hazır beklemektedir. Tüm bu yaratılışlar, birçok detayın çok ince şekilde ayarlanmasıyla oluşmaktadır. Yaratıcımız, Evren’in her noktasında olduğu gibi, yaratılışımızın bu ilk aşamalarında da olağanüstü tasarımını gözler önüne sermektedi


Sayin Kardeslerim      Facebook     sayfama     destek    olurmusunuz 
LiKE Begen  yapmaniz yeterlidir  ALLAHcc Hepinizden razi olsun AMiN..

 Buradan Begenebilirsiniz
http://gercektarihdeposu.blogspot.com  Hakikatin Adresi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye dinî nikâh