Ana içeriğe atla

Anneler Babalar Cocuklarimizi koruyup kurtaralim BONZAi UYUSTURUCUnun yeni sekli

TEK KULLANIMDA BİLE ALIŞKANLIK YAPIYOR... KALAN ÖMÜR 3 YIL 

ÜLKEMİZDE TEHLİKENİN YENİ ADI : BONZAİ !  ÖLDÜRÜR

Bunlari okuyup bilgilenmezsek nasil onlem alacagiz

Başlığa bakıp minik Japon ağacı sanmayın. Bonzai şu anda Türkiye’nin başına musallat edilmiş büyük bir bela.İlkokula kadar inen,...

Bonzai herkese anlatılmalı. Ne olduğu, nasıl sonuçlar verdiği, vücudu nasıl tükettiği iyi bilinmeli” 

“Ailelerin çocukları yakından izlemesinde yarar var…”
Aslında tehlikeli sentetik uyuşturucu sayısı son aylarda ikiye çıkmış durumda.Bonzai gibi hızla yayılan yeni bir uyuşturucu var:
Adı Jamaica.

Gençler arasında bonzai ve Jamaica partileri veriliyor.Yani dağıtım ağı o kadar yaygın…



Tehlikeli olan ve ailelerin bilmesi gereken şu:
Bonzai ve Jamaica tek kullanımda bile alışkanlık yapabiliyor.Bu alışkanlık sonucu vücut çürüyor.Genç yaşta kalp krizinden ölenlere bakıldığında, yüzde 90′ının bonzai kullandığı görülüyor…
Türkiye’de gençler son 4 yıldır Bonzai kuşatması altında.Öyle ki, internette bonzai üzerine yazılmış şarkılara, sipariş verebilmek için telefon numaralarına dahi ulaşabiliyorsunuz. Polis ardı ardına operasyonlar
yapıyor. Özellikle İstanbul’da…
Gençler bonzai ile “kafa” yapıp eğlendiklerini, oyun oynadıklarını zannediyor.

Ama hayatlarının kumarını oynuyorlar.Çünkü bonzai tuzağına düşenler
kurtulamıyor.Bu kumara katılanların ömrü en fazla 3 yıl…



TEK KULLANIMDA BİLE ALIŞKANLIK YAPIYOR... KALAN ÖMÜR 3 YIL ...


Kimileri için bonzai, sadece ev ve iş yerlerini süsleyen masum bir bitki. Ancak uyuşturucu tacirleri açısından bu süs bitkisinin farklı bir anlamı var. Türkiye'de kullanımı her geçen gün biraz daha yaygınlaşan Bonzai, gençler için büyük bir tehdit oluşturuyor. Sentetik esrar olarak da bilinen bu uyuşturucu, internet üzerinden pazarlanıyor, kargoyla adrese kolayca gönderiliyor. Özellikle sosyal medya üzerinden yeni müşteri bulan torbacılar, istediğiniz takdirde uyuşturucuyu elden bile teslim ediyor. Uyuşturucu kullananlar, Facebook sayfalarından deneyimlerini, güvenilir torbacıların adreslerini ve satıcıların kullandıkları kod adları paylaşıyor. Avrupa'dan gelen yeni bonzai çeşitleri de sayfalarda tanıtılıyor. Bu arada bazı torbacılar aynı zamanda dolandırıcılıkta yapıyor, para ödemelerine rağmen siparişleri gönderilmiyor. Kişi, illegal bir sipariş verdiği için hakkını da arayamıyor. Biz de bonzai hakkında uzun soluklu bir araştırma yaptık. Önce, geceleri İstanbul'un değişik semtlerini dolaştık. Bonzai satan ve içen çok sayıda kişiyle konuştuk, uyuşturucunun insanlar üzerinde bıraktığı etkileri gözlerimizle gördük. Ayrıca Bakırköy'de bonzai kullanan gençlerin suçüstü yakalanmasına şahit olduk. Daha sonra internet üzerinden uyuşturucu sipariş etmek için harekete geçtik. Sahte bir Facebook hesabıyla çok sayıda torbacıya mesaj gönderdik. Elden almak yerine kargoyu tercih ettik çünkü böylesi bir yöntem uyuşturucunun ulaşılabilirliğini gözler önüne serebilir, durumun vahametini özetlerdi. Nitekim bankamatikten havale yaparak parasını ödediğimiz uyuşturucu, üç gün gibi kısa bir süre içerisinde verdiğimiz adrese geldi. Torbacı, anlaşılmaması için bonzaileri bir tişörte sarmıştı. İnternet üzerinden uyuşturucu almıştık ve kimsenin ruhu bile duymamıştı...
 
Bir yılda bonzai kullanımı 18 kat arttı
 
2011 yılında bonzai kullananların sayısı 2012'de 18 kat artmış. 2011'de 21 ilde bu maddeyi kullanan kişilere rastlanırken bir yıl sonrasında bu rakam 47'ye çıkmış. Geçtiğimiz yıl 391 operasyon sonrasında 896 kişi gözaltına alınmış ve toplamda 197 kilo bonzai ele geçirilmiş. Bonzai kullanımının böylesine bir artış göstermesinde özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki esrar tarlalarına yapılan operasyonların etkisi olduğu düşünülüyor. Bonzai, piyasaya çıktığı ilk günden bu yana masum bir uyuşturucu gibi gösteriliyor, esrara alternatif olarak sunuluyor. Bonzai, ismini aynı adı taşıyan bir süs bitkisinden alıyor. Dünya üzerinde ilk olarak bu bitkiye enjekte edilerek ticareti yapılan bonzainin esrardan 10 kat daha zararlı olduğu kanıtlanmış. Bonzai, JWH 10, JWH 23, JWH 48 gibi 480'den fazla farklı kimyasal sentetik cannabinoid maddesinden hazırlanabiliyor. Dünya genelinde her yıl 20-25 yeni sentetik uyuşturucu çeşidi piyasaya sürülüyor. Bonzai; beyin, kalp ve akciğerlerde kalıcı hasarlar bırakıyor, ani ölümlere neden oluyor. Uyuşturucu tacirleri, yasalardaki boşluklardan faydalanmak için bonzainin içeriğini sürekli değiştiriyor. Çünkü Türkiye'de, henüz JWH sentetik cannabinoid maddesinin sadece 15 çeşidi hakkında yasal bir düzenleme bulunuyor. Bu yüzden gümrük kapılarında çalışan narkotik uzmanları, her seferinde farklı sentetik karışımlar içeren bonzai paketleriyle karşılaşıyor. Son dönemlerde gümrük kapılarından likit (sıvı) halde de sentetik uyuşturucu sokulmaya çalışılıyor. Sıvı hali, meyve sularının içine damlatılarak içiliyor. Bu şekilde kullanıldığında daha tehlikeli bir etki yapıyor. Ayrıca uzmanlar, Türkiye'ye yeni girdiği tespit edilen bir başka sentetik madde olan AM2201'in ilerleyen dönemlerde büyük bir tehdit oluşturacağını düşünüyor.

 
‘Test yapmak için yeterli altyapımız yok'
 
Kullanıcıların çoğu, bonzainin sentetik bir madde olduğunu bile bilmiyor. İlk içenler, “Korkma, kan testlerinde çıkmaz.” denilerek kandırılıyor. Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi'nde (AMATEM) testler sağlıklı bir şekilde yapılamıyor. AMATEM'de çalışan ve ismini açıklamak istemeyen bir uzmanın söyledikleri bir hayli çarpıcı: “Gerekli altyapımız yok. Bir hastanın bonzai kullanıp kullanmadığını anlamak için yaptırdığımız testin maliyeti 100 TL'yi geçiyor. Çoğu zaman gençlerin test sonuçlarına bile bakmadan, ‘Sen bonzai kullanmışsın' diyoruz. O da çaresizce, ‘Evet kullanıyorum' cevabını veriyor.” 15 ile 24 yaş aralığı büyük bir risk grubu oluşturuyor. Uzmanlar, 12-13 yaşındaki çocukların bile bonzai kullandığını kayıtlara geçirmiş. Bonzaiyi daha çok esrar kullananlar tercih ediyor çünkü esrar bir müddet sonra kişi için yetersiz kalıyor. Bonzai ise kimyasal olması sebebiyle, ‘fiziksel yoksunluk' diye tabir edilen güçlü bir etki bırakıyor. Kullanıcı, yoğun bir ölüm korkusu (Bad trib) yaşıyor, halüsinasyonlar görüyor.
 
Çin, bonzai üretimine de el attı!
 
Bonzai, ilk olarak 2002'de Almanya, İspanya, Rusya ve Avustralya'da uyuşturucu olarak kullanıldı. İlk yıllar ‘Herbal spice' adı altında doğal bir ürünmüş gibi pazarlandı, “Bonzai bitkisinin bir hikmetini daha bulduk!” şeklinde propaganda yapıldı. Bonzai, insan hayatında ciddi riskler oluşturduğu gerekçesiyle 2008'den sonra Avrupa'nın birçok ülkesinde yasaklandı. Ancak hâlâ bazı Avrupa ülkelerinde kullanımı hakkında yasal boşluklar var. Türkiye'de ise ilk bonzai 2010 yılında Eskişehir'de ele geçirildi. Sonrasındaysa kullanımı korkutucu bir şekilde arttı. Bu hızlı artış, yetkilileri harekete geçirdi ve sentetik uyuşturucunun kullanımı ve satışı 2011'de yasaklandı. İlk yıllar bonzai, Türkiye'ye internet üzerinden sipariş verilen hızlı kargolarla, 3 ya da 6 gramlık paketler halinde gönderiliyordu. Yasal düzenlemelerden sonra bu yöntem güvenilirliğini yitirdi. Ancak hâlâ bazı yabancı internet siteleri kargo yöntemini kullanmaya devam ediyor. Emniyet birimleri, geçtiğimiz yıl şüpheli 15 Türk internet sitesini kapattı. Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren internet siteleri için de yabancı yetkililere ihbarname gönderildi. Uyuşturucu şebekeleri, sınır kapılarından da ülkeye bonzai sokmaya çalışıyor. Son iki yılda gümrük kapılarında toplam 124 kilogram bonzai ele geçirildi. Bonzai, daha önceleri Macaristan üzerinden ülkemize gönderiliyordu. Macaristan hükümetinin yaptığı yasal düzenlemeler sonrasında uyuşturucu trafiği son bir yıldır Slovakya, Hollanda ve İtalya'ya kaydı. Bu ülkeler, bonzaiyi ucuz olduğu gerekçesiyle Çin'den alıyor, merdivenaltı tesislerde kendileri paketliyor. Gümrük kapılarında yakalanan boş bonzai paketleri, Türkiye'de de paketleme işleminin yapıldığını gösteriyor. Sentetik uyuşturucu, Türkiye'de ‘yavşan otu' olarak bilinen ve aktarlarda kilosu 20 TL'ye satılan bir bitkiyle harmanlanarak satışa sunuluyor. Aktarlar, son dönemde yavşan otu satışlarında büyük bir artış yaşandığını söylüyor. Fatih'te aktarlık yapan bir esnaf, kendisinden 100 kilo yavşan otu almak için gelen bir kişiden şüphelenmiş ve polisi aramış. Bu sayede polis bir adrese yaptığı baskında yüklü miktarda bonzai yakalamış. Evde sentetik uyuşturucu hazırlayanlar, internet sitelerindeki formül ve ilgili videolardan yararlanıyor.
 
‘Kazandığım paranın hepsini bonzaiye yatırıyorum'
 
Bakırköy'de görev yapan bir polis ekibiyle devriye atıyoruz. Saat, gece yarısını geçmek üzereyken telsizden Fildamı Sarnıcı'nın hemen altındaki parkta gençlerin gürültü yaptığına dair bir anons geçiyor. Parka gittiğimizde iki genç bizi fark ediyor ve oturdukları banktan kalkıp ayakta beklemeye başlıyor. Bu arada içlerinden bir tanesi elindeki gazete tomarını çimlerin üzerine fırlatıyor. Polislerden biri bu durumu fark edip gazete tomarının içine bakıyor. Kâğıttan bir adet 3 gramlık bonzai paketi çıkıyor. 19 yaşındaki İ.K., içicinin kendisi olduğunu, arkadaşının bir suçu olmadığını söyleyerek, karakola gelip ifade vermeyi kabul ediyor. Karakola gidene kadar İ.K. ile polis arabasında konuşmaya çalışıyorum. İ.K., daha 14 yaşında, abisiyle kavga edip Bingöl'deki ailesinden kaçmış. O gün bugündür İstanbul'da yaşıyor ve ailesinin hiçbir ferdiyle görüşmüyor. Geçimini Veliefendi Hipodromu'nda atlara bakarak sağlıyor. Kazandığı paranın büyük bir kısmını da bonzaiye yatırıyor. Haftada iki büyük paket alıp 250-300 TL ödediği bile oluyor. Parası olmadığı zamanlar binbir dil dökerek arkadaşlarından borç alıyor. Uyuşturucuyu bırakmayı hiç düşünmediğini, ölümünün de bonzaiden olacağını söylüyor. Karakolda ifade verirken uyuşturucuya ne derece bağımlı olduğu anlaşılıyor: “Siz beni serbest bıraktıktan sonra gecenin bu saatinde bonzai almak için taksiye atlayıp Tarlabaşı'na gideceğim…”
 
‘Esrarı bıraktım, bonzai satmaya başladım'
 
21 yaşındaki Z.D., üç yıldır bonzai kullanıyor. O da diğerleri gibi arkadaş kurbanı olmuş. Uyuşturucu maddeyle daha 16 yaşındayken esrar içerek tanışmış. Kendisiyle Balat'ta buluştuğumuzda bir nevi ‘kriz' hali yaşıyordu. “Abi, önce gidip bir fişek bonz (Bonzainin sokak dilinde farklı karşılıkları var. Bunlardan bazıları şöyle: Bonz, rüya, Bombay mavisi, spice, jamaican) alayım sonra hikâyemi anlatırım.” dedi. Saat 23.00'ü geçmesine rağmen mahalleli kapıların önlerinde sohbet ediyordu. Ara sokaklardan birine girdik ve üç katlı bir binanın önünde durduk. Kaldırıma koyduğu tabureye oturan 19-20 yaşlarında bir gencin yanına yaklaştık. Z.D., hal hatır sorduktan sonra, “Bana bir fişek patlat.” dedi. Torbacı, Z.D.'den 10 TL aldı, elindeki anahtarlarla evin dış kapısını açtı ve içeriden alüminyum folyoya sarılmış küçük bir paket getirdi. Torbacılar, bonzaiyi hem küçük hem de büyük paketler halinde satıyor. 3 gramlık paketin fiyatı 130 ile 150 TL arasında değişiyor, borsa gibi bazen düşüyor, bazen yükseliyor. Bir paketten ortalama 20 içimlik bonzai çıkıyor. Parası olmayanlar, bir içimlik küçük paketlerden alıyor. Torbacılar, genelde fişek diye tabir edilen küçük paketleri satmayı tercih ediyor çünkü büyük bir paketi parçalar halinde satarlarsa 150-200 TL kâr elde ediyorlar. Z.D.'nin madde aldığı torbacı esrar satmayı bırakmış, daha kârlı olduğu için bonzai satmaya başlamış. Z.D., bonzaiyi aldıktan sonra Haliç'e doğru gidiyor. Parkta, iki tane sigarayı çarşaf diye tabir edilen kâğıda çabucak döküyor, üzerine bonzaiyi serpiştirdikten sonra sarıp içmeye başlıyor. Uyuşturucu, kısa süre sonra etkisini gösteriyor. Konuşmaları yavaşlıyor, oturduğu banka uzanıyor. Gözleri açık olmasına rağmen sanki derin bir uykuya dalıyor. Biraz sonra kendine gelince kaldığı yerden anlatmaya devam ediyor. Z.D., bonzai almak için sürekli anne ve babasına türlü yalanlar söyleyip onlardan para istiyormuş. İşten atılmasına da bonzai sebep olmuş. Uyuşturucu almak için çalıştığı kebapçının kasasından 130 TL çalınca kapı önüne konulmuş. Z.D., bonzaiye başlamadan önce 70 kiloymuş şimdi 48 kiloya düşmüş. Bonzai, iştahı kapattığı için yemeden içmeden kesilmiş. Vücudunun değişik yerlerinde büyük çıbanlar çıkmış, akciğerleri büyük zarar görmüş. Ailesi ise ne yazık ki oğullarındaki bu değişimin neden kaynaklandığını fark bile edememiş.
 
‘Arkadaşım beni öldü sanmış!'
 
24 yaşındaki Şanlıurfalı M.K., Zeytinburnu'ndaki bir tekstil atölyesinde çalışıyor. Uyuşturucuyla bundan iki yıl önce bir akraba ziyareti için gittiği Bursa'da tanışmış. Altı arkadaşıyla bir araya gelip bonzai satın almış. M.K., ilk çektiği duman sonrasındaki ruh halini şöyle özetliyor: “O an intiharı düşündüm ve çevremdeki arkadaşlarımdan nefret ettim ama kendime gelince içmeye devam ettim.” Bu ilk bonzaiden sonra M.K.'nin bağımlılığı gitgide artar. İstanbul'a gelir gelmez tanıdığı birkaç kişi vasıtasıyla torbacılarla tanışır. Artık içtiği bonzailer onu tatmin etmeyince ‘kova' diye tabir edilen ve nargile benzeri bir düzenekten pet şişe yardımıyla ciğerlerine dumanı çeker. Kova yardımıyla bonzai içtiği bir gün fenalaşır ve bir buçuk saat kendine gelemez. Arkadaşı, bir ara M.K.'nin öldüğünü düşünür. M.K., bir yandan da yakın çevresine bonzai satarak torbacılık yapmaya da başlamış. Torbacılık yapmasına rağmen bonzainin bu denli yaygın hale gelmesi onu bile rahatsız etmiş. Bonzai çıktı çıkalı esrar bulmakta zorlandığını söyleyen M.K., “Sentetik uyuşturucunun torbacılığı çok kârlı. Şu an İstanbul'da binlerce kullanıcısı var ve giderek Anadolu'ya da yayılıyor.” diyor.


Hakikatin Sesi GTD ALLAHcc Polisimizden razi olsun korusun


Sayin Kardeslerim      Facebook     sayfama     destek    olurmusunuz 
LiKE Begen  yapmaniz yeterlidir  ALLAHcc Hepinizden razi olsun AMiN..
facebook denen seyi sevdigim soylenemez 
Sitemizin daha cok gorunebilmesi aramalarda cikmasi icin  
sosyal paylasimlara katiliyorum

 Buradan Begenebilirsiniz
http://gercektarihdeposu.blogspot.com  Hakikatin Adresi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal...

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye d...