Ana içeriğe atla

İlim, Amel, Seyru Suluk Bölüm :2/2

İlim, Amel, Seyru Suluk  

Bölüm :2/2 Toplam  2 Bölüm

CAMİ’UL FAZAİL VE KAMİLİR-REZAİL 
Kaynak:Aziz Mahmut Hüdayi (k.s.)

Amme Hukukuna Dair Faziletleri: 

Amme hukuku denilince insanların ırz ve namuslarına dil uzatmaktan sakınmalı ve dedikodu, kovuculuk, yalan ve benzeri dil ile işlenen günahlardan çekinmek akla gelir. 

Gıybet, müminin duyunca hoşlanmayacağı sözleri ortasından söylemektir. İstir dini ister dünyevi ne olursa olsun gıybet yapılmamalıdır. Bir Müslüman’ın şerefine dil uzatmak en büyük günahlardan biridir. Gıybete şu dört yerde başka çare kalmadığı zaman izin verilmiştir. 



Zalimin zulmünü padişaha şikayet etmek. 
Hak sahibinin hakkın almak için yardım isteğini kişiye olayı yada kişiyi anlatması. 
Fetva almak için yardım isteği kişiye olayı da kişiyi anlatması. 
Açıktan günah işleyen fasıkı, fısıktan korunmak amacıyla söylemek. 
Kovuculuk, açıklanması, istenmeyen sırların açıklanmasıdır. 
Efendimiz (sav) “ Korucu cennet giremez” buyurmuştur. Akıllı olana yakışan gördüklerini söylemektir. Bir fayda sağlamak veya günah önlemek siz konusu ise caizdir. Mesela birinin tasallut ederken gördüğün kimse hakkında şahitli yapma mecburiyetin vardır. 

Doğruluk mutlaka hayra götürür. Efendimiz (sav)’e “Mümin yalancı olabilirim:” diye sorulunca “Hayır asla olamaz! Buyurmuşlardır. Çünkü yalan uyduranlar Allah’ın ayetlerine inanmayanlardır. Yalan bütün kötülüklerin temeli, günahların esasıdır. 


Yalan Ancak Bir Kaç Yerde Mübahtır: 

Dargınların arasını bulmak için. 
Harpte düşmana hile yapmak için. 
Erkeklerin hanımına ve kadının kocasına muhabbet ve yuva saadeti için söylediği yalan sözler. 
Müminin yalan vaadden kaçınması gereklidir. Çünkü yalan vaad münafıklık alametidir. 


Nefsin Islah Yolları: 

Kul, nefsin azgınlık ve taşkınlığından kurtularak itiminan makamına erince nefs insana güzel bir binit olur. En büyük cihad ile mücadeledir. Nefsin kötü ahlakı pek çoktur. Bunların başlıcaları, kibir, vebriya, öfke, hased, mal sevgisi ve makam tutkusudur. 

Tevazu ile kul nefsini kibir ve ucbün çirkinliğinden uzak tutmalıdır. Efendimiz (sav); “Dünyada böbürlenip büyüklük taslayanlar, kıyamet gününde küçük karınca suretinde yaratılacak ve halk onların üzerine basarak çiğneyecektir.” Buyurmaktadır. 

Yusuf b. Esbat tevazu şu güzel sözleri açıklıyor, “Evinden çıktıktan sonra karşılaştığın herkesi kendine üstün görmektir.” 

Küçük şirk sayılan riyanın nefisten uzaklaştırılması ancak yapılan her şeyin Allah rızası için olduğunu bilmekle mümkündür. Kişi bir amele yöneldiği zaman aklında sadece Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. 

Efendimiz (sav) yumuşak huyluluğu da şu sözlerle açıklıyor, 

“ Sizin en hayırlınız öfkelendiği zaman kendine hakim olandır. En yumuşak başlı olanınızda elinde intikam alma imkanı olduğu halde insanların kusurlarını bağışlayandır. 

Hased, Allah’ın kullarına ihsandan memnun olmamak manasına gelir. Bu ise insanı günahla götürebilir. Bir kimse dünyaya aid bir şey için hassal ediyorsa bu tutumu ona hiç bir şey kazandırmaz. İbn Şirin derki: “ Hased ettiğim kimse Cennet ehliyse onun ehl-i cennet olduğunu kıskanmayayım da dünyalığını mı kıskanayım? Zira dünya cennet nazaran çok hafiftir. Eğer hased ettiğim kimse cehennemlik ise, onu cehenneme götüren dünyasını niye kıskanayım? 

Müminlerde olması gerekli olan güzel huylardan biride isar’dır Yani kendine verilmesi gerekin ihsanın başkasını arzu etmektir. Nitekim Allah Teala bu konuda Haşr suresinde “ Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile, kardeşlerini kendilerinden önce tutarlar” buyurmaktadır. 

Nefsin kötü huylarından olan hırs kişiyi hasrete götürür. Bunu önüne geçmek amacıyla müminlerin kanaatkar olması gereklidir. Kanaat konusunda aslolan iktisatlı, tutumlu olmaktır. İktisat, harcamada tutumlu, vermede minnetsiz davranmaktadır. 

Bilmek gerekir ki, makam sevgisi ve şöhret tutkusu, nefse en çekici gelen özelliklerdendir. Bu sebeple sıdk makamına ermiş kimselerden en son çıkan nefsani duygu, “makam sevgisi” veya “baş olması” arzusundadır. Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur. “Siz baş olmaya çok meraklısınız, fakat bu duygu, kıyamet gününde size pişmanlık sebebi olacaktır. 


Sülük, Ma’rifet ve Tevhidin Fazileti: 

Sülük’ün niteliği: Bu alemde gerçek maksat, biricik gaye Allah Teala Hazretleridir. Bu yüce gayeye götürülen yollar, yaratıkların nefesleri sayısıncadır. Bu yolların en sağlam, en zor, en yüce ve en doğru olan, riyasat, mücahede ve şiddet yoludur. Kalp temizliği batın tasfiyesi, zikir ve tevhid ile olur. Allah Teala ile aramızda bulunan perdelerin en kalını şüphesiz nefs perdesidir. 


Nefsin Arzularına Karşı Koyabilmek İçin Gerekli Bazı Hususlar Vardır: 

Gönlünün ısındığı bir kamil şeyhe bağlanmak. 
Tevbe ve inabeden sonra Hak’a yönelmek. 
Sünnet uymaya ihtimam göstermek. 
Ehl-i dünyaya yaltaklanmamak. 
Aç kalmak (ve az yemek). 
Sükut (ve az konuşmak). 
Zikri ilahi ile meşgul olmak. 
Halvete devam. 
Vakıasını başkasına söylememek. 


Ma’rifet’i İlahiyyenin Fazileti: 

Marifet ve ilm-i ilahi, yani, Cenabı Hakk’ı iyice tanımak faziletlerin en yücesidir. Nitekim rivayet olunduğuna göre Resulullah (sav) “ En fazileti amel nedir? Sonuncusu “Allah’ı bilmek ve tanımaktır.” Buyuruyor. Ayrıca yine bu konu ile alakalı olarak “Bilerek yapılan az amel, bilinmeden yapılan çok amelden daha hayırlı ve faydalıdır.” Buyurmaktadır. 
Tevhid-i İlahinin Fazileti: Tevhid hakkında pek çok söz söylenmiştir. Fakat tevhidin hakikati dil ile beyan olunamaz. Çünkü tevhid hakikatinin yörüngesi, tatmak ve yaşamaktır, on ancak vicdan ile anlaşılabilir. 
Ebül Abbas es-Seyyari derki: “ Tevhid; kalbin Hakk’tan başka bir şey hatırlamamasıdır.” 


MİFTHU’S-SALAT VE MİRKATÜN-NECAT 

(Namaz Anahtarı ve Kurtuluş Merdiveni) 


Namazın Sırları ve Adabı: 


Namazı kılacak kişi yemek ve içmekle ilgili ihtiyaçlarını görmüş, kalbi huzur ve teveccühünü bozabilecek düşünceleri zihinden çıkarmış olmalıdır. Bedeninin ve kalbini tevbe ile temizlemelidir. Burada temizlenmesi gerekli olan en önemli şey kalptir. Çünkü kalp nazargah-ı ilahi’dir. 

Bedenen kıbleye, batınen ise Cenab-ı Hakk’ın huzur-u ilahisine yönelmeli ve son namaz imiş gibi kılmak gerekir. 

Niyetten sonra tekbir alınır ve namaza durulur. Burada mümin bir miraçtadır. Bunu hiçbir an unutmamalı ve Allah’ın huzuruna yakışır şekilde namaz eda eylemelidir. 

Tekbirden sonra sağ ele elin üzerine konularak bağlanır. Yeni ise insanın iki denizinin kavuştuğu yer olan göbeğin biraz aşağısındadır. Göbeğin üst kısmı (kalp ve daha yukarısı) semavi sırlar hazinesi, alt kısmı ise nefsini orduların karargahı ve arzın sırları deposudur. Eller bu şekilde bağlanınca nefsini duygu ve güçlerin yukarı çıkması önlenmiş olur. Nefsle mücadele ve ihtilaf ortadan kalkınca ellerin birleştirilmesi ihtiyacı ortadan kalkan ve eller yana salıverilir. Bu konuda görüş ayrıcalığı çıkmaktadır. 

Bu durum namaz kılan kişinin ahvalinin farklığından kaynaklanır. 

Namaz kılana yakışan, padişahlar padişahı Allah’ın huzurunda zelil bir kulun oluşu gibi huşu ve hudu halinde bulunmaktadır. Ruküdan doğrulunca belini ve sırtını dümdüz yapmak gereklidir. Yoksa Allah Teala nazar buyurmaz. 

Secdeye giderken dizler, eller sonra alan ve burun sırasıyla yere konur. Dirsekler yere yapıştırılmaz. Secdede sünnet ve farzlara riayetle özen gösterilmelidir. Çünkü kulun Cenab-ı Hakk’ın en yakın olduğu an secde anıdır. Secdeden kalkınca sol ayak üzerine oturulur ve sağ ayak parmakları kıbleyi gösterecek şekilde dikilir. Eller açılıp kapanmaya zorlanmadan uyluklar üzerine konur. 

Teşehhüdde et-Tahiyyat okunurken Mirac’ın sırrı düşünülmelidir. Çünkü namaz Mi’raç çıkmak için sağ ve solda bulunan meleklerle, Müslüman ins ve cinlere selam verilmelidir. 


Namazın Faziletleri: 

İkindi namazı çok önemlidir. Bu namazı kılana büyük mutluluk vardır. İyiliklerin kötülükleri giderdiği gibi namazda dünya karanlıklarını giderir. Beş vakit namaz Cenab-Hakk’a açılan baş huzur kapısıdır. 

Nefsin namazı insanı kötü huylardan, kalbin namazı gaflet ve gereksiz uğraştan, sırrın namazı da masivaya iltifattan alıkor. 

Namaz lugatta dua demektir. Çünkü tam anlamıyla Allah’a yönelince bütün organları sanki dil kesilir ve Allah Telalaya zahirin ve batınen dua eder. 


Cuma ve Cemaatin Faziletleri: 

Allah Teala buyuruyor ki. 

“ Cuma günü namaza çağrıldığında hemen Allah’ın zikrine koşunuz. Alış verişi terkediniz. Eğer bilseniz bu sizin için daha hayırlıdır. (Cuma-9) 

Cuma namazını terk etmek kalbin nurlanıp inkişaf etmesine sebep olur. 

Cuma namazında gerekli olan adabdan birinin de sessizce hutbe dinlemek olduğu bilinmelidir. Çünkü Allah Resulü (sav) “imam minbere çıktığında zaman namaz kılmak da, konuşmak da caiz değildir.” buyurmuşlardır. 

Günlerin en hayırlı olan Cuma günüdür. 

Cemaatle namaz, sünnet-i müekkededir. Cemaatle kılının namazın yirmiyedi kat sevabı olduğu unutulmamalıdır. 

Saf bağlayıp namaz kılan mü’minler, nefs gibi haramilere şeytan misli hırsızlara karşı mücadele etmek için birbirlerine destek olarak kenetlenmiş binalar gibidir. Namaza duran cemaatin zahirleri şartlarını taşıyarak bir araya gelirse batınlarıda onlara uyar. Takva ve iyilik hususunda birbirlerine karşılıklı olarak yardımcı olurlar. Birbirlerine nur ve bereket sirayet eder. 


Tenbih 

Namaz, kalbi ve kalple ilgili amelleri, cehri ve hafi zikri toplayan ve kulu yüksek derecelere ulaştıran bir ibadettir. 

Ammelilerin bir ruhu, bir cesedi vardır. İnsanoğlu dünyada bulunduğu sürece onun amellerinden yüz çevirmesi azgınlık ve isyanın ta kendisidir. Ameller haller ile tezkiye görür. Haller (ahval) ammelileri gelişir. 

Dinin ikamesi için gayret göster., lakin (ölüm) gelinceye kadar Rabbına kulluğuna devam et.


Aziz Mahmut Hüdayi (k.s.)

http://gercektarihdeposu.blogspot.com
Gıybet, müminin duyunca hoşlanmayacağı sözleri ortasından söylemektir. İstir dini ister dünyevi ne olursa olsun gıybet yapılmamalıdır. Bir Müslüman’ın şerefine dil uzatmak en büyük günahlardan biridir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal...

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye d...