Ana içeriğe atla

İngiliz Muhipler Cemiyeti’ne üye olan hocalar hain miydi?

Millî Mücadele’nin muvaffakiyetinecan ve gönülden çalışmışlar, kavlen ve fi’len bu uğurda ellerinden geleni yapmışlardır


Kemalist tarihçilerin yazdıklarına bakılırsa, din adamları, hocalar ve şeyhler vs. Kurtuluş Savaşı’nda Ingilizler’le bir olmuş ve vatanlarını satmışlardır (haşa)… Binaenaleyh, onlara göre (haşa) hepsi haindiler ve asılmaları gerekiyordu. Delilleri ise bazı din adamlarının “Ingiliz Muhipler Cemiyeti”ne girmeleriymiş. Fakat ne hikmetse o cemiyete niçin girdiklerini yaz(a)mıyorlar.

O halde işin aslını, Millî Istihbarat Teşkilâtı’nın (MİT) atası olan “Teşkilât-ı Mahsusa”nın son Başkanı Hüsamettin Ertürk’ün, “Iki Devrin Perde Arkası” adını taşıyan anılarından öğrenelim:



“Mütareke yıllarının isimsiz kahramanları içine başı sarıklı din adamlarını, imam ve müezzinlerini, kürsü vâizlerini, tekke mensuplarını, medrese hocalarını da ithal etmek mecburiyetindeyiz. Bunlar dini mefkûreler sevkiyle Millî Mücadele’nin muvaffakiyetinecan ve gönülden çalışmışlar, kavlen ve fi’len bu uğurda ellerinden geleni yapmışlardır. Bilhassa Mütareke Yılları’nın meş’um baykuşu telâkki edilmiş Papas Fro’nun çevirdiği fırıldakları pek güzel anlamış ve O’na, onun tatbik ettiği metodlarla cevap vermiş olan bu din adamlarını burada ölmüşler ise rahmetle, yaşıyorlar ise selâmetle anmak bizlere düşen bir vazifedir. Papas Fro, şayet bir “Ingiliz Muhibler Cemiyeti” kurulur ve bilhassa sarıklı din adamları buraya ithal edilirse, Ingiltere’yi kazanmak kabil olacağını ve imzalanacak muahedede Ingiltere’nin müzahereti sayesinde, şartların oldukça hafif kaleme alınacağını iddia etmiştir. Osmanlı Imparatorluğu’nun encam, Ingiliz mandası altında ve bütün Islâm âlemine hükmeden bir devlet olarak kalabileceğini anlatmıştı.

Bu maksadla kurulmuş olan Ingiliz Muhibler Cemiyeti’nin riyâsetine Said Molla getirilmiş, fakat perde arkasında en büyük rolü, Papas Fro almıştı. Papas çok cömert idi. Zira sarfettiği para, Ingiliz Entellicens Servisi’nin mestur tahsisatı idi. Topkapı, Şehremini fırkalarına her hafta bedava dağıtılan kurban etlerinin sayesinde Türk Milleti’ni midesiyle satın alacağını zanneden bu zavallı Papaz’ın döktüğü paranın, cebinden çıkmadığı malûmdu. Mahalle imamları, medrese ve tekke meşayihi (şeyhleri) bu bağışlarla Ingiliz Muhipler Cemiyeti’ne sokulmak isteniliyordu.

Fransızlara gelince, onlar da Mütâreke icabı işgal ettikleri Adana, Kilis, Antep ve Maraş’ta yerleşmek emelinde oldukları halde Istanbul halkını iğfal etmek maksadiyle “Fransız Muhipler Cemiyeti” kurmuşlar ve gizlice el altından Anadolu’ya gitmek istiyen zabitleri nakletmek üzere bir kruvazörün Istanbul limanında hazır bulunduğunu da etrafa yaymışlardı. Fakat Istanbul’un temiz ve vatanperver halkı, her iki muhipler cemiyetine de bir kıymet vermemiş, daha doğrusu millî hislerini her türlü dostlukların üstünde görmüştü.

Istanbul’daki mahallât imamları, müderrisler, kürsü şeyhleri, Tarikat-i Bektaşiye babaları ve muhtelif turuk-i ilmiyeye mensup kimseler, zâhiren (görünüşte) Ingiliz Muhipler Cemiyeti’ne intisap etmiş (girmiş), fakat el altından bu cemiyeti baltalamağa var kuvvetleriyle mesailerini sarfetmişlerdi.Bu Ingiliz Muhibler Cemiyeti’nde pek çok kimseler vardı ki, bunlar, gizli teşkilâtımıza, millî cepheye hizmet etmekte ve başta Papas Fro olmak üzere bütün hâinleri aldatmakta idiler.”[1]

Yukarıdaki sözler sıradan birine ait değil, Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’ya silah ve cephane kaçırılması faaliyetlerini organize eden, düşman karargahlarına,işbirlikçi gruplara ve yabancı misyona sızan M.M. Grubu’nun, yani Istihbarat Teşkilâtı’nın, kurucu başkanı Hüsamettin Ertürk’e aittir.

KAYNAK:

[1] Hüsamettin Ertürk’ün Hatıraları, Iki Devrin Perde Arkası, kaleme alan: Samih Nafiz Tansu, Sebil Yayınevi, Istanbul 1996, sayfa 470, 471.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal...

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye d...