Ana içeriğe atla

65 YIL ONCE YAZILAN MEKTUP Hasan el-Benna


Hasan el-Benna'nın 65 yıllık mektubu..  (gelecegi gorebilmek)


Mısır'da Müslüman Kardeşler Cemiyeti'nin (İhvan) kurucusu Hasan el-Benna'nın, 1948 yılında cemiyetin kapatılmasından bir gün önce yazdığı mektubu, İhvan'ın internet sitesinde yeniden yayımlandı.

İhvan'ın yasal derneğinin kapatılmasına yönelik açılan davayla ilgili tartışmalar devam ederken, El-Benna'nın 65 yıl önce de cemiyetin kapıtılmasından 1 gün önce yazdığı mektubunun, bugün internet sayfasında yeniden yayımlanması dikkati çekti.

Mütefekkir El-Benna'nın o dönemde kaleme aldığı mektupta, İhvan'ın, hedeflerini gerçekleştirmek için devlete ihtiyacının olmadığını, hareketin gücünü "Bizzat kendinden aldığı, inananların Allah'ın desteğine mazhar oldukları" ifade ediliyor.

"Değerli kardeşlerim, dünya bugün Rusya'nın komünizmi ile Amerika'nın demokrasisi arasında bocalamakta, istikrar ve barışın tesisi için hangi yolu tutacağı konusunda şaşkınlık yaşamaktadır" diye başlayan mektup, şöyle devam ediyor:

"Siz ellerinizde semanın vahyinin ilaç şişesini tutuyorsunuz. Bu hakikati apaçık ve güçlü bir şekilde haykırmak, insanlığı İslam'ın yoluna çağırmak, boynumuzun borcudur. Devletimizin ve iktidarımızın olmaması bizim gücümüzden hiçbir şey kaybettirmez, zira çağrılar, gücünü kendinden alır, sonra o çağrıya inananların kalplerinden, sonra dünyanın ona ihtiyacından alır. Daha sonra Allah ne zaman diler ve takdir ederse o çağrıya destek vererek, onu hayata geçirir."

Mısır'ın İngiltere'nin siyası nüfuzu altında bulunduğu dönemde kaleme aldığı mektubunda El-Benna, İslam dünyasının sömürüye boyun eğmeyeceğini de şu ifadeleriyle vurguluyor:

"Ülkeleri okyanustan okyanusa uzanan 400 milyon Müslüman, bir gaflet anından istifadeyle topraklarını işgal eden sömürgeciliğe asla boyun eğmeyecektir. Yeryüzünde 'La ilahe illallah, Muhammedu'r-Resulullah' diyen bir Müslümanın yaşadığı her karış toprağı, İslam vatanı sayarız ve sömürgecilikten kurtularak, hürriyetine kavuşması için çaba harcarız. Bu vatan doğuda Endonezya'dan batıda Kazablanka'ya kadar uzanır."

Liderlerinin, siyasetçilerinin "Sömürge okulu öğrencisi" olması sebebiyle İslam dünyasının, birçok fırsatı kaçırdığını, mesela "1948 savaşı"nın sağladığı imkanları göremediği ve değerlendiremediği yorumunu yapan El-Benna, İhvan üyelerinin şiddetten uzak durmalarını ve daima saf ve temiz kalmalarını tavsiye ediyor.

Hasan el-Benna'nın mektubu şu ifadelerle son buluyor:

"Bu münasebetle size özellikle temizliği şiar edinmeyi tavsiye ediyorum. Özde, sözde, gönülde, düşüncede, eylemde, söylemde, yemede-içmede, temizlik şiarımız olsun. Resulullah -Aleyhissalatu vesselam- ümmetine temizlik ve zarafet noktasında insanlar arasında hemen göze çarpan bir benek gibi olmayı tavsiye etmiştir. Fıkıh kitaplarımız, taharet bahsiyle başlar. Yine sahih bir Hadis-i Şerif'te 'cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı taharet'tir buyrulmuştur. 'Allah tövbe edenleri sever ve temizlenenleri sever' buyuran Allah, doğru söylemiştir. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun."

"İhvan faaliyetlerine aralıksız devam edecek"

Mısır'da Müslüman Kardeşler Cemiyeti'nin kapatılmasına ilişkin açılan davada itiraz süresi bugün dolmuştu. İhvan'ın internet sayfasında Hasan el-Benna'nın sözkonusu mektubunun yeniden yayınlanması teşkilatın kapatılma durumunda, faaliyetlerine ara vermeksizin devam edeceğinin işareti olarak yorumlanıyor.

Saraybosna'da AA muhabirine konuşan Hasan el-Benna'nın torunu Tarık Ramazan da kapatma davası hakkında şunları söylemişti:

"Ordunun, Müslüman Kardeşler'i kapatmak istediğini düşünüyorum, ancak onlar yeraltından da olsa faaliyetlerini sürdürmeye devam edeceklerdir. Ancak eminim ki ne Mısır'da ne de Ortadoğu'da demokratik ve sivil iktidara sahip bir devlet görebileceğiz. Mısır, arka planda ordu tarafından yönetilen bir devlet olarak kalacak. Bana göre, Mısır'da İslamcıları zor günler bekliyor."


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal...

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye d...