Ana içeriğe atla

Büyük Oyun Bitmedi Bitmez Bitmeyecek

İngiltere Başbakanı Gladston'un Osmanlı'yı yıkma planı

Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca’nın kitabında günümüzdeki birçok siyasi sorunun 19. yüzyıldaki köklerini ve Gladston’un uğursuz rolünü görüyorsunuz.

19. yüzyıldaki Liberal Partili İngiliz Başbakanı William Ewart Gladston, sadece Britanya emperyalizminin değil, Osmanlı’da yaşanan Bulgar ve Ermeni isyanlarının da en etkili aktörlerinden biri olduğu halde maalesef hakkında bizde ciddi bir akademik araştırma yapılmamıştı. İlk defa Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca, Türk ve İngiliz arşiv belgelerine dayalı mükemmel eseriyle bu boşluğu doldurdu.

Karaca’nın eseri “Büyük Oyun: İngiltere Başbakanı Gladston’un Osmanlı’yı Yıkma Planı” adını taşıyor. Beş yüz sayfalık eserin kaynakçasında çok sayıda arşiv belgelerinden başka

Türkçe ve İngilizce 425 kitap ve 209 makalenin bulunması ve beş bine yakın dipnot gösterilmesi, akademik değerinin bir kanıtıdır.

Prof. Karaca, kitabında “Gladston’u anlamadan 19. yüzyılı ve sorunlarını anlamak mümkün değildir; 19. yüzyılı anlamadan da günümüzü ve sorunlarını anlamak imkânsızdır” diyor. Gerçekten, kitabı okurken günümüzdeki birçok siyasi sorunun 19. yüzyıldaki köklerini ve Gladston’un uğursuz rolünü görüyorsunuz.

İlk Neo-Con: Gladston
Gladston’un azgın ve saldırgan bir Evanjelik olduğunu, yürüyeceği siyasi yolun “Tanrı tarafından çizildiğine” iman ettiğini, kendisini “Tanrı’nın adamı” olarak nitelediği kitabın ilk bölümünde okuyoruz.

“Bütün varlığımın kutup yıldızı Hıristiyanlıktır” sözü Gladston’undur. İngiliz kaynaklarına göre, Gladston “kendisinin dünyaya özel bir görevle gönderildiğini ve amacının dünyada Tanrı devleti kurmak olduğunu” düşünüyordu. (Sf. 77)

Muhafazakâr olarak siyaset yoluna çıkmış, 1868 yılında Liberal Parti’nin Başbakanı olmuştu fakat inanç sisteminde temel bir değişiklik olmamıştı:

Örneğin muhafazakâr iken köleliği savunuyordu. Liberalizme inandığı dönemde de sömürgeciliği savunuyordu. İkisinde de kullandığı temel düşünce ‘medeni olmayanların medenileştirilmesi’ idi. Muhafazakârken dünyanın Hıristiyan imparatorluğuna dönüştürülmesinde kendisini Tanrı’nın bir savaşçısı olarak görüyordu. Liberal iken de Hıristiyanlara ait topraklardan Müslümanların çıkarılması gerektiğine inanıyordu...” Bu itikatla “yüzünü Balkanlara ve Türklere çevirmişti.” (Sf. 101)

Bulgar ve Ermeni komiteciliğinin baş tahrikçisi olacaktı. İngiliz sömürgeciliğinin kanlı işgallerle yükseldiği bir dönemde ‘Ne-Con’ bir başbakan!

Gladston politikaları
Gladston’a göre “Türkler medeniyetsiz bir ırktır... Kötülüklerini alıp gitmelidirler!” (Sf.172-173) Eline bir Kuran nüshası alarak Avam Kamarası’nda konuşan Gladston’un ünlü cümlesi:

“Bu lanet kitabın takipçileri oldukça Avrupa’ya barış gelmeyecektir!” (As long as there were the followers of that accursed book, Europe would know no peace.) (Sf. 302)

Gladston bu konuşmayı Ermenilerin Sason isyanı için yapıyordu. Bu konuyu Karaca “Sason Ermeni Ayaklanması ve Gladston’un Büyük Ajitasyonu” bölümünde inceliyor. (Sf. 291 vd.) Gladston, bu olaylarda Müslümanların da nasıl katliamlara maruz kaldığını gösteren uluslararası komisyon raporlarını bile görmeyi reddeden kör bir fanatikti. (Mesela sf. 295 vd.)

Prof. Karaca kitabında, Bulgar ve Ermeni isyanlarını “bütün milletlere özgürlük” sloganıyla tahrik eden Gladston’un gaddar İrlanda siyasetini anlatıyor... Sudan’da İngiliz sömürgeciliğine karşı Ahmet Mehdi liderliği’nde çıkan isyanı Gladston’un nasıl kanlı bir şekilde bastırdığını...

Gladston İskenderiye şehrinde sivillere bomba yağdırarak Mısır’ı işgal edecek ve bunu Avam Kamarası’nda “medenilikle barbarlık arasındaki bir mücadele” diye niteleyecek, amacının “Mısır’ı özgürleştirmek” olduğunu söyleyecekti! (Sf. 461 vd.)

Karaca’nın bu kitabını okumadan İngiliz sömürgeciliği ve bizim son yüzyıllık tarihimizi yeterince anlamak mümkün değildir. Kutluyorum Prof. Karaca’yı.

Taha Akyol
(Milliyet, 13.05.2011)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal...

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye d...