Ana içeriğe atla

Mahir KAYNAK sokaklarda eylem yapanlar suç işledikleri vakit bile ülkeye hizmet ettiklerini sanıyorlar.

8 Temmuz 2013…Dünyanın yeniden şekillendiğini ve büyük güçler arasında mücadele olduğunu söylüyoruz ama bu mücadelenin sadece ekonomik yanıyla ilgileniliyor. Oysa böyle bir olay gizli servisler karışmadan yapılamaz hatta en büyük aktörler istihbarat servisleridir. Son günlerde Snowden isimli bir CIA görevlisinin ABD’nin bütün dünyayı dinlediği konusunda yaptığı açıklama tartışılıyor. Şu soruya cevap vermemiz lazım: Acaba bu bir CIA operasyonu mu ve bütün ülkelere biz sizin ne yaptığınızı biliyoruz mesajı mı veriliyor, yoksa bir kişi, herhangi bir desteği olmadan kendi değer yargılarıyla mı bu açıklamayı yapıyor. Görünen manzara bu şekilde kurgulanıyor. Snowden isimli şahıs hiçbir ülkenin himayesinde olmadığı izlenimini yaratıyor. Oysa bu ülkeler en sıradan bir iş karşılığında vatandaşlık verirler. Ancak dünyanın en etkili gizli servislerinden birini karşılarına almamak için bir şahsı feda ediyorlar? Bu şu anlama gelir: Hiçbir CIA görevlisi bizden destek beklemesin biz bu servisle çatışmayı göze alamayız mı demek isteniyor ve her CIA görevlisinin bireysel davranışlarının hiç kimse tarafından himaye edilemeyeceği intibaı yaratılarak bu büyük mücadelede personelin güvenli olması için aşılamaz bir engel mi konuyor? Yani bir kimse hangi şart altında olursa olsun görevli olduğu kuruma ihanet edemez mi deniyor? Bu ihtimal uzak görünüyor ve olayın bir istihbarat operasyonu olduğunu zannediyorum. Yani tüm ülkelere herhangi bir gizliliğiniz yoktur ve CIA yaptığınız her şeyi teknik araçlarla izliyor deniyor ve tüm ülkelere bir ihtar çekilmiş oluyor. Ayrıca böyle bir şahsın hiçbir ülke tarafından korunamayacağı izlenimi mi yaratılıyor?
***
Gizli Servis operasyonları bunlarla sınırlı değildir. Büyük güçler diğer ülkelerin siyasi yapısını, ekonomilerini ve ideolojilerini kontrol altında tutarlar. Bu amaçla ülkenin ekonomik gücünü elinde tutanlarla yakın ilişki içindedirler ya da bu güçleri kendileri yaratmıştır. Medyayı, eğitimi kontrol altında tutarlar. Mesela biz kuruluşumuzdan beri yabancı eğitim kurumlarını örnek almış, eğitim müfredatını onlardan kopya etmişizdir. Çünkü bizim onlara benzemek gibi bir hedefimiz vardır. Ancak onların gizli servis anlayışıyla aramızda fark vardır. Soğuk Savaş döneminde en büyük hedefimiz ülkeyi komünizme karşı korumaktı. Ayrıca irticaya karşı dikkatli olduk. Eğitim sistemimiz insanların düşünmesini öğretmek değil dünyada büyük kişilerin söylediklerini öğretmek hedefine yöneliktir. Bir komünistin SSCB’ye hizmet edeceği varsayılırdı. Ancak bu düşünceden her liberalin Batılı ülkelere hizmet edeceği sonucu çıksa bile bu önemsenmezdi.
Yeni bir istihbarat anlayışına ihtiyacımız var. Kişileri düşüncesiyle değerlendirmeyeceğiz ve ülke aleyhine çalışan yapıların içinde olmasını engelleyeceğiz.
Bir örnek verirsek Cumhuriyet kurulduğunda yaptıklarımızı ve düşüncemizi tartışmayı vatana ihanet saydık. Ülkeyi farklı düşünceye sevk edenleri korumak doğaldır ve değiştirmek isteyene izin verilmelidir. Yani istihbarat teşkilatı dış güçlerin operasyonunu engellemeli ama düşünmeyi kısıtlamamalıdır. Yani halkımız yanlış düşünmemek için değil ülkeyi korumak için izlenmelidir. Çoğu zaman, mesela sokaklarda eylem yapanlar suç işledikleri vakit bile ülkeye hizmet ettiklerini sanıyorlar.
Star Mahir Kaynak


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur.

Vehbi Koc, Haim Nahum’un oğludur. Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçre’ye aktardı. Haim Nahum çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahum’a diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koç’a verdi. Bernar Nahum ve Vehbi Koç o rtaklasa BEKO’yu kurdular. Vehbi Koç’un serveti, Osmanlı Parasıdır. ***** “Koç ve Doğramacı ailesini yakın izlemeye almak gerek.. Vehbi Koç kimdir? Bakarsınız ipin ucu Bandırma vapuruna kadar gider.. Bernard Nahum da çok önemli bir isim ve tabii Haim Nahum Efendi de öyle.. Koç deyince bugün akla Mustafa Koç, Rahmi Koç gelse de, aslında Koç ailesinin asıl önemli isimleri Kıraçlar. İnan Kıraç da damat..! Bu Hayim Nahum adı önemli.. Lozan’ın perde gerisindeki Siyonist o.. Türkiye’deki “Arap Düşmanı Kemalist Milliyetçilik”i n sponsoru da O. Daha sonra gitti Nasır’a danışman oldu, Arap Yahudilerini örgütledi ve Türk düşmanı Arap milliyetçiliğin in liderliğini üslendi..! Arap düşmanı Kemalist Türk milliyetçiliği fikrinin arkasında kimler vardı bakın bakal...

israil’in 2. cumhurbaşkanı Atatürk’ün hocası Şemsi Efendinin oğlu

SABETAY ve PAKRADUNİ’ ler   Selanikli'nin yakın dostları TSK’nın hazırladığı “Atatürk Köşesi”nde Mustafa Kemal Paşa’nın boyunun 1.74 olduğu yazıyor. Bugüne kadar 1.68 olduğu biliniyordu.. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunu açıklayarak tartışmalara son noktayı koydu. Genelkurmay Başkanlığı Atatürk’ün boyunun bilinenin aksine 1.68 değil, 1.74 olduğunu açıkladı. Atatürk’ün boyu 1.74 i ken, kilosu 74-76 arası, ayak numarasının da 42 olduğu açıklandı. Siz babasının adının Ali Rıza, annesinin adının Zübeyde olduğunu kabul etmeye devam edin ve tabii Selanik’te doğduğunu da! Resmi tarih iddiasını

Atatürk un SEVGILISI Fikriye nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi.

Hayatı gizemlerle dolu Fikriye’nin intihar etmediği, öldürüldüğü kanaati güçlendi. Yazar Fatih Bayhan tarafından yapılan çalışmada Fikriye’nin aynı zamanda Atatürk’ün imam nikâhlı eşi olduğu ve ondan çocuk aldırdığı iddia ediliyor.  Zübeyde, Makbule, Latife, Fikriye, Sabiha, Ülkü… Atatürk’ün kadınları. Anne, abla, eş, sevgili, evlatlık... Mustafa Kemal’in etrafındaki kadınların her biri ayrı bir araştırma konusu aslında. Latife Hanım ile Atatürk’ün ilişkisi sıradan bir karı-koca münasebeti değildi elbet. Gazi’nin etrafındaki kadınların çoğu güçlüydü şüphesiz. Ama Fikriye’nin durumu farklıydı. Mahzun, acılı, âşık, ihtiraslı, bir o kadar da çocuktu Fikriye. Zaten acılarla örülü hayatı da bunu gösteriyor. Fikriye yitik bir kadındı. Çünkü Atatürk’ün hayatının belki de en gizli kalan parçasıydı.  Atatürk ile Fikriye’nin ilişkisi nasıldı? Fikriye Köşk’te sıradan bir kadın mı yoksa Mustafa Kemal’in kalbindeki en derin yara mıydı? Fikriye intihar mı etti? Atatürk, Fikriye’ye d...