İsmet İnönü ”Savaşmayalım, Köy Ağası Olalım” ( Milli Şef’e bak - Gizlenen Tarihi Gerçekler
Kazım Karabekir’in dilinden:
İddialarımı şöyle sıralayabilirim:
İstiklal Savaşı yapma fikrini ilk önce ben ortaya attım. Bunun siyasi ve askeri esas planlarını ben tespit ettim.
İlk olarak da 29 Kasım 1918 Cuma günü İstanbul Zeyrek’te ağabeyimin Süleymaniye Camii’ne nazır evinin bahçesinde bu meseleyi yakın dostum İsmet Bey’e açtım. Kendisiyle tartıştık. İsmet Bey bana şöyle yakınıyordu:
” Gördün mü Kazım? Her şey mahvoldu. Vaktiyle gördüğün gibi bizi savaşa sürüklediler ve bitirdiler. Derdin ki batıracaklar ve hayatımızla didişeceğiz. Fakat benim hiç bir ümidim kalmadı. Ben kararımı söyleyeyim mi Kazım? Köylü olalım. Askerlikten istifa edelim. Senin kaç liran var? Birleşelim,Kazım ağa , İsmet Ağa olalım. Hayatımızı çiftçilikle sürdürelim.”
Ben de kendisine ” İsmet ne söylüyorsun? ” dedim. ”Zannediyor musun ki bizi yaşatacaklar? Ermeniler,Rumlar doğudan batıdan Türkü boğacaklardır. Bırak ki benim bir tarla alacak param yok. Fakat olsa da ayaklar altında zillet içinde ölmektense milletimizin bu kadar senelik yediğimiz ekmeğini namuskârane ölmekle ödemek daha çok yakışmaz mı bize ? ”
İsmet şöyle cevap verdi:
” Kazım sen ne diyorsun? Sen durumu bilmiyorsun. Ordularımız mahvoldu. Boğazlara itilaf devletleri hakim, bütün güney sınırlarımız açık bir halde. Asıl felaket bizim içimizden Kazım! Tasfiye yapacaklar, tasfiye ! Anlıyor musun? Bugün savaşta kazandığın paşalığı alacaklar, bir belki de iki rütbe kaybedeceksin. Artık bize herşey düşman.(1) Ben çok düşündüm. Neyimiz varsa birleştiririz, ne mümkünse alırız. Kazım ağa, İsmet Ağa … Ben başka türlüsünü göremiyorum Kazım. Sen de bir iyi düşün.”
Cevabım gayet netti :
” İsmet , ben kararımı verdim. Bütün bu gemileri vaktiyle Çanakkale’den içeri sokmamıştık. Bunları gözünüzde büyütmeyin. Benim gözümde bostan korkuluğundan farkları yok. Biz ölümü göze alınca merak etme hepsini yine dışarı atarız. Milletin mahvolduğunu görmek zilletine düşmektense yaşadığını görerek ölmek daha Türk’e yakışan bir davranış olur. Ben dün boğazdan geçerken yemin ettim : Tek başıma bile kalsam veya tek dağ başı bile kalsa , silahımı ve üniformamı kimseye vermeyeceğim. Azim ve tedbirli her ümide yol açar. Durumu sen de anlarsın.’‘
Kazım Karabekir’in Gözüyle Yakın Tarihimiz- Mustafa Armağan
Kazım Karabekir’in dilinden:
İddialarımı şöyle sıralayabilirim:
İstiklal Savaşı yapma fikrini ilk önce ben ortaya attım. Bunun siyasi ve askeri esas planlarını ben tespit ettim.
İlk olarak da 29 Kasım 1918 Cuma günü İstanbul Zeyrek’te ağabeyimin Süleymaniye Camii’ne nazır evinin bahçesinde bu meseleyi yakın dostum İsmet Bey’e açtım. Kendisiyle tartıştık. İsmet Bey bana şöyle yakınıyordu:
” Gördün mü Kazım? Her şey mahvoldu. Vaktiyle gördüğün gibi bizi savaşa sürüklediler ve bitirdiler. Derdin ki batıracaklar ve hayatımızla didişeceğiz. Fakat benim hiç bir ümidim kalmadı. Ben kararımı söyleyeyim mi Kazım? Köylü olalım. Askerlikten istifa edelim. Senin kaç liran var? Birleşelim,Kazım ağa , İsmet Ağa olalım. Hayatımızı çiftçilikle sürdürelim.”
Ben de kendisine ” İsmet ne söylüyorsun? ” dedim. ”Zannediyor musun ki bizi yaşatacaklar? Ermeniler,Rumlar doğudan batıdan Türkü boğacaklardır. Bırak ki benim bir tarla alacak param yok. Fakat olsa da ayaklar altında zillet içinde ölmektense milletimizin bu kadar senelik yediğimiz ekmeğini namuskârane ölmekle ödemek daha çok yakışmaz mı bize ? ”
İsmet şöyle cevap verdi:
” Kazım sen ne diyorsun? Sen durumu bilmiyorsun. Ordularımız mahvoldu. Boğazlara itilaf devletleri hakim, bütün güney sınırlarımız açık bir halde. Asıl felaket bizim içimizden Kazım! Tasfiye yapacaklar, tasfiye ! Anlıyor musun? Bugün savaşta kazandığın paşalığı alacaklar, bir belki de iki rütbe kaybedeceksin. Artık bize herşey düşman.(1) Ben çok düşündüm. Neyimiz varsa birleştiririz, ne mümkünse alırız. Kazım ağa, İsmet Ağa … Ben başka türlüsünü göremiyorum Kazım. Sen de bir iyi düşün.”
Cevabım gayet netti :
” İsmet , ben kararımı verdim. Bütün bu gemileri vaktiyle Çanakkale’den içeri sokmamıştık. Bunları gözünüzde büyütmeyin. Benim gözümde bostan korkuluğundan farkları yok. Biz ölümü göze alınca merak etme hepsini yine dışarı atarız. Milletin mahvolduğunu görmek zilletine düşmektense yaşadığını görerek ölmek daha Türk’e yakışan bir davranış olur. Ben dün boğazdan geçerken yemin ettim : Tek başıma bile kalsam veya tek dağ başı bile kalsa , silahımı ve üniformamı kimseye vermeyeceğim. Azim ve tedbirli her ümide yol açar. Durumu sen de anlarsın.’‘
Kazım Karabekir’in Gözüyle Yakın Tarihimiz- Mustafa Armağan
Yorumlar